23 Aralık 2013 Pazartesi

KURAN'DAN ÇEŞİTLİ AYET AÇIKLAMALARI

KURAN’DA YOKSUL OLANLARIN, FAKİRLERİN KORUNMASIYLA İLGİLİ YÜZLERCE AYET VAR 

Hakka Suresi 34. ayet

"Yoksula yemek vermeye destekçi olmazdı." 
Yani yoksulu kayırmaya, kollamaya destekçi olmazdı. Sırf şu ayet bile yoksulluğu ortadan kaldırmak için yeterli ayettir. Çünkü kimse bu konuma düşmek istemez bakın. "Yoksula yemek vermeye destekçi olmazdı." O zaman yoksulu yediren insan zaten giydirmek de mecburiyetindedir. Ev sağlamak mecburiyetindedir. Yani ayet o kadar geniş kapsamlı ki. Bu ayete göre yoksul kalmaz zaten. Yani herkes yoksula destek olmakla mükellef çünkü bütün müminlere hitap eden bir ayet. Şimdi soruyoruz mesela “Sen yoksula yemek yediriyor musun?” “Yediriyorum” diyor. “Ne kadar?” “Bir parça” diyor. Ayetin karşılığı değil ki o. Tam anlamıyla olacak.

Müddesir Suresi, 44. ayet

"Yoksula yedirmezdik."
Ccehennem ehline soruluyor, cevap olarak diyorlarki: "Yoksula yedirmezdik." Suçumuz buydu diyorlar, cehenneme giriş sebebimiz. O zaman cehennemden kurtulmak için yoksulun kalmaması lazım. Çünkü yoksula sen yedirmediğin müddetçe cehennem senin için tehdit. Çünkü sen mesela yüz yoksulu yedirdin yüz tanesini yedirmedin diğer yoksullar, “Yok, bize yemek yedirmedi” diyor, ne diyeceksin? Bir kişi bile dese "Yoksula yedirmezdik." ayetinin muhatabı olursun. Üstünü başını da almazsan, ev sağlamazsan, imkan sağlamazsan yine aynı hükümde olmuş oluyor. Sırf yeme değil. Yemek yer de adam üşür ölür. Ayet anlaşılmayacak gibi değil.

İnsan Suresi 8. ayet


Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler.
Bak, esire de iyi muamele yapılıyor. Yetimle, esiri ve yoksulu aynı görüyor Cenab-ı Allah. Hepsine şefkat. Esiri mahvederler normalde süründürüyorlar. İslam’da yoksul, yetim, esir aynı hükümde. Yani kaliteli yemek yedirmek durumundasın. Esir diye adama adi muamele yapamıyorsun, aşağılayıcı muamele yapamıyorsun. Kendi yediğinden yedirip, kendi giydiğinden giydirmek durumundasın esire.

Fecr Suresi, 18. ayet

Yoksula yedirmek için birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.
Bu da cehennem sebebi. Yoksula yedirmek için herkes birbirini teşvik etmek durumunda. Yoksul kalmayıncaya kadar çünkü yoksul kaldığı müddetçe bu teşvik durmaz. Bu teşvikin durması için yani bu hükmün kalkması için yoksulun kalmaması lazım. Yoksul olduğu müddetçe gece gündüz teşvik etmek mecburiyetindesin. Gece gündüz.

Ma’un Suresi, 3. ayet

Yoksulu doyurmayı teşvik etmeyen odur.
Bütün İslam alemi bu ayet ile muhatap. Onun için Mehdi (as) geldiğinde bu ayetlerin uygulama alanını kaldırıyor Cenab-ı Allah. Yoksul kalmıyor. Herkes zengin oluyor. Cehennem riski de kalkmış oluyor bu yönüyle. Çünkü Allah, sende varken kardeşin sürünüyorsa bunun karşılığı cehennemdir diyor. Çünkü ben sana emanet verdim diyor malı. Mal bana ait, diyor Allah. Kardeşine ver diye verdim o malı diyor, sen onun sürünmesini seyrettin diyor Allah. Ve uyarmadın da. İmkanın vardı bunu da kullanmadın diyor. Bu suçtur.

Nisa Suresi, 37. ayet

Onlar, cimrilikte bulunurlar, insanlara da cimriliği emreder (önerir)ler. Allah'ın fazlından kendilerine verdiğini gizli tutarlar. Biz o kafirlere aşağılatıcı bir azab hazırlamışızdır.
“Onlar, cimrilikte bulunurlar, insanlara da cimriliği emreder (önerir)ler.” Aman elini sıkı tut, işte kimseye mal mülk verme. Eğer zengin olmak istiyorsan kendini çok fakir göster, kimseye de beş kuruşunu verme. “Önerirler”, bak millete de cimriliği öneriyor. Dağıtmadığı gibi, dağıtanı da engelliyor. “Allah'ın fazlından kendilerine verdiğini gizli tutarlar.” Ben sürünüyorum zaten, diyor. Tüccarların birçoğunda vardır. İflas edeceğiz neredeyse, battık diyor. Hiçbir kazancım yok, mahvoldum diyor. Halbuki yığmış parayı, doldurmuş. Ben zaten fakirim, bir şey yok ki bende. Ne vereceğim ben parayı? diyor. Onun için kapitalizmi tamamen yıkan, onun yerine müthiş bir sosyal adalet getiren bir sistemdir Kuran.

Muhammed Suresi, 38. ayet


İşte sizler böylesiniz; Allah yolunda infak etmeye çağrılıyorsunuz; buna rağmen bazılarınız cimrilik ediyor. Kim cimrilik ederse, artık o, ancak kendi nefsine cimrilik eder. Allah ise, Ğaniy (hiç bir şeye ihtiyacı olmayan)dır; fakir olan sizlersiniz. Eğer siz yüz çevirecek olursanız, sizden başka bir kavmi getirip-değiştirir. Sonra onlar, sizin benzeriniz de olmazlar.
“Eğer siz yüz çevirecek olursanız” Bu sözümü dinlemezseniz, diyor Allah “sizden başka bir kavmi getirip-değiştirir. Sonra onlar sizin benzeriniz de olmazlar.” Onlar daha mütevazı, daha cömert, daha dağıtan olur. “Sizin benzeriniz de olmazlar” Bu Mehdiyete işaret eden bir ayet. Muhammed Suresi, 38. İşte yepyeni bir sistem, yepyeni bir inanç meydana gelecek, “malı insanlar saymaksızın dağıtırlar” diyor Peygamberimiz (s.a.v.) Hz. Mehdi (a.s) devrinde. Bak, “sonra onlar sizin benzeriniz de olmazlar.” Sizden başka bir kavmi getirip-değiştiririm, diyor Allah. “sonra onlar” Bu grup “sizin benzeriniz de olmazlar.” İşte bunlar Türk Milleti ve Mehdiyet’tir. Bütün dünyaya cömertliği, sevgiyi gösterecek. Araplar ve diğer milletler de inşaAllah, hepsi insanları bencillikten, kötü arzulardan, kötü düşünceden kurtaracaklar Mehdiyet’in öncülüğünde inşaAllah. SAYIN ADNAN OKTAR




KEHF SURESİ’NDEN AYET AÇIKLAMALARI

Kehf Suresi'nde annesi ve babası mümin olan iki çocuktan bahsediliyor. Biri deccal. Diyor ki; ''azgınlık ve inkar zorunu''. Bak, azgınlık içinde, inkar içinde ve zor kullanan birisi. Deccalın vasıfları; azgınlık, inkar ve zor kullanmak. Ve insanları endişeye ve korkuya sevk ediyor. ''Endişe ettik ve korktuk'' diyor Hızır (as). Ama bir de Hz. Mehdi (as)'dan bahsediyor. Mehdi meşrepli çocuktan bahsediyor. Özelliği ne? Temiz. Birinci vasfı; temiz, tahir bedenen ve ruhen. İki; hayırlı. Üç; merhametli. Hz. Mehdi (as)'ın vasıfları.

Bir duvardan bahsediyor. Bu sembollerle her şey anlatılmıştır. Dikkatlice bakan Kuran'da Mehdiyetin bütün sırlarını görür. Bir duvar var. ''Kutsal emanet duvar altında'' diyor Kuran, bir duvarın altında. Hz. Süleyman (as)'ın sandığı da o duvarın altında. Bir yerdeki duvar.

İki öksüz çocuk var şehirde. Biri Hz. Mehdi (as), biri İsa Mesih (as). İkisi de öksüz bunların. Çünkü İsa Mesih (as)'ın zaten babası yok. Hz. Mehdi (as)'ın da rivayetlerde babasını genç yaşta kaybedeceği belirtiliyor hadislerde.

Bakın, ''altında'' diyor. ''duvarın altında onlara ait bir define'' İsa Mesih (as) ve Hz. Mehdi (as)'a ait bir define. ''Babaları salih biriydi.'' Kim babaları? Peygamberimiz (sav). Ne zaman o kutsal sandığı ve kutsal emanetleri buluyorlar? Ergenlik çağına eriştiklerinde. Yani Allah'ın onları ileride yaşatacağı güzel ahlakın içerisinde geliştireceği bir zaman var. O zamanda. ''Kendi definelerini çıkarsınlar'' diyor. Demek ki kendileri bulacaklar bizzat. Yani onların görmediği bir yerde define bulma yok. Onların katılacağı bir araştırmayla, bizzat bulunacakları bir yerde bulunacak. Definenin bulunuşuna şahit olacaklar. İsa Mesih (as)'da da, Hz. Mehdi (as)'da da var bu.

''Böylece ikisi yola koyuldu'' Hz. Mehdi (as) ve İsa Mesih (as). Bulundukları yerde gemi var. Zaten Boğaz'dalar, gemiler var. Ve ısrarla belirtilen; Hz. Mehdi (as)'ın yaptıklarına insanların sabredemeyeceğine işaret var. Sabredemeyecekler. Hayret edecekler. İtiraz edecekler. Kuran bunu çok güçlü şekilde vurguluyor. "Gerçekten benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?" (Kehf Suresi, 75)

Kehf Suresi'nin mühim bir özelliği de biliyorsunuz, şaşırtıcı bir yönü de 110 ayetten oluşuyor. 18. sure. 110 x 18 = 1980 tarihini veriyor, Hz. Mehdi (as)'ın çıkış tarihini veriyor.
81'de de temiz, hayırlı, merhametli bir çocuğun gelişinden bahsediyor. Kehf Suresi 81'de de. Temiz, hayırlı, merhametli bir çocuğun gelişinden bahsediyor.

(Kehf Suresi, 84)

''Gerçekten, Biz ona yeryüzünde'' Dünyada ''sapasağlam bir iktidar verdik'' Yani iktidarlar var ama sağlam değil. Dünyadaki iktidarların hiçbiri sağlam değil. Sapasağlam olan iktidar Hz. Mehdi (as) devrinde olacaktır. ''ve ona her şeyden bir yol (sebep) verdik.'' Sebep verdik, her şeyden. Her türlü imkanı verdik; her türlü teknolojik imkan, her türlü kolaylık.

(Kehf Suresi, 90)

''Sonunda güneşin doğduğu yere kadar ulaştı ve onu (güneşi), kendileri için bir siper kılmadığımız bir kavim üzerine doğmakta iken buldu.'' Bir kavmin üzerine bir güneş doğuyor 90. ayette. İnşaAllah A9'a da işaret ediyordur. İnsanlara ilim, irfan sunduğu için, güzellik sunduğu için. Tabii birçok manası var. Mehdiyete hizmet eden bir kanal olduğu için oraya da bir işaret var.

(Kehf Suresi, 93)

Ki ebcedi de 2013 veriyor yaklaşık. ''İki seddin arasına kadar ulaştı'' diyor. Mesela Marmaray deniz altında iki denize karşı settir. Suya karşı yapılan, suyun akmasını engelleyen bende set denir. Suyu engelliyor. Gidiş dönüş yolu olarak iki tane set yapılmış durumda. Ne diyor? ''İki seddin arasına kadar ulaştı'' Yani onların, seddin giriş kapısına kadar ulaştı. Ona da işaret var. İki set var denizden koruyan. İnsanların inip bindiği yer de iki settin arası olmuş oluyor. Çünkü biri gidiş, biri geliş yeri oluyor. Ana kapıya ulaştı anlamına da gelir. Ona da işaret ediyor.

(Kehf Suresi, 94)

''Dediler ki: "Ey Zu'l-Karneyn, gerçekten Ye'cuc ve Me'cuc, yeryüzünde bozgunculuk çıkarıyorlar'' Yani anarşi var o devirde. Dünyanın her tarafında kan akıtıyorlar, terör estiriyorlar. Dünyadaki bütün terör yapan, kan akıtan herkese işaret edilmiş oluyor.

(Kehf Suresi, 91)

''İşte böyle, onun yanında "özü kapsayan bilgi olduğunu" (veya yanında olup-biten her şeyi) Biz (ilmimizle) büsbütün kuşatmıştık.'' Hz. Mehdi (as)'ın yanında da özü kapsayan bilgi olacak. Bazı hocalar gibi detaylara girip detayda boğulmayacak. Özünü anlatacak, hikmetini anlatacak. Kısa ve özlü olarak bir şeyi tam açıklamış olacak. Dini de öyle. İslam'ı da hikmetle, kısa ve özlü olarak anlatmış olacak. Dolayısıyla teferruatta ümmetin boğulması durumunu ortadan kaldıracak. Çünkü şeytan ümmeti teferruatta boğdu, büyük bölümünü boğdu. Ve bir oyun oynadı ümmete karşı. İslam'a karşı bir oyun oynadı şeytan. Bu ortadan kalkacak inşaAllah. SAYIN ADNAN OKTAR


  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder