İman eden bir insansanız ancak yine de hayatınıza mutsuzluklar,
ümitsizlikler, üzüntüler hakimse o zaman kaderin tanımını tam olarak bilmiyor
olabilirsiniz. Çünkü kadere tabi olduğunu tam anlayan bir insan kederlenecek,
öfke duyacak, isyan edecek bir kişilikte olmaz. Kader, Allah’ın geçmişte, şu
anda ve gelecekte olan her olayı bilmesi ve yaratmasıdır. Kaderi daha iyi
anlamak için Allah’ın zamandan ve mekandan münezzeh olduğunu düşünmek çok
önemlidir.
Zaman sadece bize ait olan yani Allah’ın insanlar için özel
olarak yarattığı bir kavramdır. Zamanın dışında olmak, zamansız olmak bizim
bilmediğimiz üst bir boyuttur. Allah bize dünyada bir zaman vermiştir ve bu
zaman boyunca yaptığımız herşeyi Levh-ı Mahfuz isimli bir kitapta saklı
tutmaktadır. Biz kaderimiz içindeki olayları an an yaşayarak tecrübe ederiz.
Oysa Allah bizim ve tüm evrenin geçmişini ve geleceğini aynı anda bilmektedir.
Bizler bir cetvelin başını ve sonunu aynı anda nasıl görebiliyorsak Allah
kaderimizdeki her detayı aynı anda bilmektedir.
Kader gerçeğini anlamak, kaderi tam olarak kavrayabilmek
için zamansızlık içinde ve tek bir anda herşeyin yaratılmasının üzerinde
düşünmek gerekir. Allah her varlık üzerinde mutlak hakimiyet sahibi olandır.
Geçmiş, gelecek ve şu an Allah için tek bir andır.
Kaderi yaratan Allah’tır. İnsanlara olayları kendileri
yönlendiriyormuş hissini veren de Allah’tır. Örneğin susarız ve su içeriz, bu
olay kaderimizde bellidir. Ama bizi su içmeye kimse zorlamamıştır, kendi
irademizle su içeriz. İşte burada kendi irademizle dediğimiz his de Allah
tarafından verilir ki bu da kaderdedir. Yani bizim Allah’ın kontrolü ve bilgisi
dışında kaderimize bir müdahalede bulunma gücümüz yoktur. Zaten yoktan
yaratılan bir insanın güç sahibi olduğunu iddia etmesi son derece akıl
dışıdır.
“Kaderde herşey belli ise hiçbir şey için çaba göstermeye
gerek yok” gibi yanlış bir mantığa kapılmamak çok önemlidir. Örneğin yemek
yemek istediğinizde ‘kaderimde varsa yerim’ demezsiniz. Oturduğunuz yerden
kalkarsınız mutfağa gidersiniz, yemeği alırsınız ve yersiniz. Bu yaptıklarınız
da kaderin içindedir. Kader sadece bir insanın doğumu ve ölümü demek değildir.
Doğdunuz andan itibaren soluduğunuz havanın miktarı, gittiğiniz okullar,
işiniz, çocuklarınız, geçirdiğiniz hastalıklar, okuduğunuz kitaplardaki her
satır, konuştuğunuz her kelime, aklınızdan geçirdiğiniz her düşünce kaderde
bellidir. Kader gerçeği Kuran’da şöyle bildirilir:
Yeryüzünde olan ve sizin nefislerinizde meydana gelen
herhangi bir musibet yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (yazılı)
olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre pek kolaydır. (Hadid Suresi, 22)
Bilimsel incelemeler de bize kaderin varlığını
göstermektedir. Bir atom parçacığının nerede ve ne hızda hareket edeceğini 43
saniye önceden tespit edebilen bir model geliştiren Hollandalı fizikçi Gerard't
Hooft, kaderin varlığını bilimsel olarak ispatlamıştır.
New Scientist dergisinin dünyanın en iyi matematikçileri
arasında gösterdiği John Conway ile Simon Kochen, araştırmayı "özgür
irade" kavramının ölümü olarak yorumlamışlardır.
Princeton
Üniversitesi'nde görevli Conway şöyle söylemektedir:
"Eğer Hooft gibi bir insan atomun konumu ve hareketini
aynı anda tespit edebiliyorsa, üstün bir zekaya sahip olan bir varlık evrendeki
tüm parçacıkların etkileşimini takip edebilir. Bir başka deyişle özgür
irademizle yaptığımız seçimlerin belirsizliğinin ardında belirleyici bir düzen
vardır."
Kochen ise bu konu hakkında şunları ifade etmiştir:
"Önünüze bir dilim çikolatalı, bir dilim çilekli kek
getirildiğini düşünün. Çikolatalı keki yemeye başladığınızda, bunun kendi
seçiminiz olduğunu düşünüyorsunuz. Oysa ki çikolatalıyı yiyeceğiniz zaten
belliydi. Biz özgür olduğumuzu düşünüyoruz. Eğer Hooft'un modeli hatalı değilse
özgürlüğümüz sınırlı bir ilüzyondan ibaret olabilir."
Allah Kuran’da, "Sizi de, yapmakta olduklarınızı da Allah
yaratmıştır" (Saffat Suresi, 96) ayetiyle yaşadığımız istisnasız her
olayın Kendi kontrolünde gerçekleştiğini bize bildirmektedir. Bunu bilen insan
Allah’ın herşeyi hayır ve hikmet ile yarattığını unutmaz ve bu da onun için
dünyada büyük bir huzur, rahatlık ve bir kurtuluş vesilesi olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder