DEĞİL,,,
HER ŞEYİ ALLAH'IN YAPTIĞINI SÜREKLİ BİLECEKSİN
AMA AKLINA HER ŞEYİN ALLAH'IN YAPTIĞINI BİLECEKSİN, AKSİ ŞİRK OLUR.
HER ŞEYİ AMA HER ŞEYİ ALLAH'IN YAPTIĞINI SAMİMİ OLARAK KABUL EDERSENİZ, O ZAMAN SİZİ DÜNYAYA HAKİM EDECEĞİM DİYOR ALLAH NUR SURESİ 55'TE. Sn Adnan Oktar.
HER ŞEYİ AMA HER ŞEYİ ALLAH'IN YAPTIĞINI SAMİMİ OLARAK KABUL EDERSENİZ, O ZAMAN SİZİ DÜNYAYA HAKİM EDECEĞİM DİYOR ALLAH NUR SURESİ 55'TE. Sn Adnan Oktar.
Allah, içinizden
iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'detmiştir: Hiç şüphesiz
onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da
yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' kılacak, kendileri için seçip beğendiği
dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından
sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca bana ibadet ederler ve bana hiç
bir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar
fasıktır. (Nur Suresi / 55)
SAMİMİ İNSAN, ALLAH
KORKUSU VE SEVGİSİ NEDENİYLE DOĞRUYU YANLIŞTAN AYIRT EDEBİLEN, KURAN'A GÖRE
DOĞRU OLANI MUTLAKA UYGULAYAN, ALLAH'A YAKINLIK VE SEVGİ KONUSUNDA SINIR
TANIMADAN DİNİN TÜM GEREKLERİNİ EN DOĞRU VE EN KESİN BİÇİMDE UYGULAYAN
İNSANDIR.
SAMİMİ BİR MÜMİN
HURAFELERE GÖRE DEĞİL KURAN VE PEYGAMBER EFENDİMİZ (SAV)'İN SÜNNETLERİNE GÖRE
YAŞAR.
SAMİMİYET, ANCAK ALLAH'A KAYITSIZ ŞARTSIZ İMANLA YAŞANABİLİR.
BİR İNSANIN KENDİ DİNİN SAMİMİ OLARAK GÖRMESİ DEĞİL, ONU ALLAH'IN SAMİMİ OLARAK KABUL ETMESİ ESASTIR.
De ki: "Eğer biliyorsanız (söyleyin:) Yeryüzü ve onun içinde olanlar kimindir?" (Mü'minun Suresi / 84)
"Allah'ındır" diyecekler. De ki: "Yine de öğüt alıp-düşünmeyecek misiniz?" (Mü'minun Suresi / 85)
De ki: "Yedi göğün Rabbi ve büyük Arş'ın Rabbi kimdir?" (Mü'minun Suresi / 86)
"Allah'ındır" diyecekler. De ki: "Yine de sakınmayacak mısınız?" (Mü'minun Suresi / 87)
De ki: "Eğer biliyorsanız (söyleyin:) Her şeyin melekutu (mülk ve yönetimi) kimin elindedir? Ki O, koruyup kolluyorken kendisi korunmuyor." (Mü'minun Suresi / 88)
"Allah'ındır" diyecekler. De ki: "Öyleyse nasıl oluyor da böyle büyüleniyorsunuz?" (Mü'minun Suresi / 89)
Hayır, biz onlara hakkı getirdik, ancak onlar gerçekten yalancıdırlar. (Mü'minun Suresi / 90)
SAMİMİYET, ANCAK ALLAH'A KAYITSIZ ŞARTSIZ İMANLA YAŞANABİLİR.
BİR İNSANIN KENDİ DİNİN SAMİMİ OLARAK GÖRMESİ DEĞİL, ONU ALLAH'IN SAMİMİ OLARAK KABUL ETMESİ ESASTIR.
De ki: "Eğer biliyorsanız (söyleyin:) Yeryüzü ve onun içinde olanlar kimindir?" (Mü'minun Suresi / 84)
"Allah'ındır" diyecekler. De ki: "Yine de öğüt alıp-düşünmeyecek misiniz?" (Mü'minun Suresi / 85)
De ki: "Yedi göğün Rabbi ve büyük Arş'ın Rabbi kimdir?" (Mü'minun Suresi / 86)
"Allah'ındır" diyecekler. De ki: "Yine de sakınmayacak mısınız?" (Mü'minun Suresi / 87)
De ki: "Eğer biliyorsanız (söyleyin:) Her şeyin melekutu (mülk ve yönetimi) kimin elindedir? Ki O, koruyup kolluyorken kendisi korunmuyor." (Mü'minun Suresi / 88)
"Allah'ındır" diyecekler. De ki: "Öyleyse nasıl oluyor da böyle büyüleniyorsunuz?" (Mü'minun Suresi / 89)
Hayır, biz onlara hakkı getirdik, ancak onlar gerçekten yalancıdırlar. (Mü'minun Suresi / 90)
Duyguları ile davranan insan, kimi zaman kendi
menfaatini engelleyecek çok basit bir konuda bile büyük bir öfkeye kapılabilir.
Olaylar kendi istekleri doğrultusunda gelişmediğinde, bir insan kendi arzu
ettiği bir şeyi yapmadığında ani bir kızgınlıkla hareket edebilir.
İnsan, Allah'ın kendisinde yarattığı duyguları yine
Allah'ın rızası doğrultusunda yönlendirmelidir. Yani Allah'ın razı olmadığı bir
sevgi anlayışını, bir korku ya da öfkeyi kendinde barındırmamalıdır. Aksi
takdirde Allah'ın gösterdiği değil, duygularının gösterdiği yolu benimsemiş
olur.
Bu da başlı başına bir şirktir.
************************************************************************
Müslüman hayatın en önemli sırlarına vakıf olmuş,
evrenin yaratılış amacını ve kendisinin bu dünyada neden bulunduğunu kavramış
insandır.
İman eden bir insan Allah'ın Kuran ile insanlara
bildirdiği gerçeklere gönülden inanmış, tüm hayatını bu gerçekler doğrultusunda
yaşamaya karar vermiş demektir.
Allah'tan başka bir güç olmadığına, kaderin, hesap gününün, cennetin ve cehennemin hak olduğuna, dünya hayatının bir imtihan yeri olduğuna ve her insanın Kuran ahlakını en mükemmel şekilde yaşamakla sorumlu olduğuna kesin kanaat getirmiştir. Bu imanı sonucunda bir insan, tüm hayatı boyunca artık Kuran ile bildirilen tüm bu gerçeklerin şuurunda olarak bir yaşam sürer.
Her anını bu bilgiler ışığında, Allah'ın en razı olacağı ahlakı göstererek geçirir.
Allah'tan başka bir güç olmadığına, kaderin, hesap gününün, cennetin ve cehennemin hak olduğuna, dünya hayatının bir imtihan yeri olduğuna ve her insanın Kuran ahlakını en mükemmel şekilde yaşamakla sorumlu olduğuna kesin kanaat getirmiştir. Bu imanı sonucunda bir insan, tüm hayatı boyunca artık Kuran ile bildirilen tüm bu gerçeklerin şuurunda olarak bir yaşam sürer.
Her anını bu bilgiler ışığında, Allah'ın en razı olacağı ahlakı göstererek geçirir.
Din insanı
güzelleştirir, insanın huyu, bedeni, kültürü, hitabeti, görgüsü, cildi değişir,
helala harama dikkat etti mi bu herşeye yansır.
İnsanlardaki akıl, vicdan ve dikkat açıklığının ancak
imanla birlikte gelişmesi, Müslümanların bu konuda çok titiz bir anlayış
kazanmalarına vesile olur.
Sevgi insanın içini açar, her fırsatı değerlendirip,
konuşmalarımızda, yazılarımızda sevgiden bahsedelim ki herkes sevgiye alışsın.
Samimi Müslümanların, Allah’ın verdiği en büyük
nimetlerden birisi olan “sevgi gücünü” çok iyi kullanmaları ve Allah rızası
için sevgiyi yaşamada önlerindeki tüm engelleri kaldırmaları gerekir.
En büyük engellerden birisi kişinin bu konuda iradesini kullanmayıp ruhunu tembelliğe alıştırmasıdır. Allah’ın verdiği bu imkanı gereği gibi değerlendirmeye yanaşmamasıdır.
En büyük engellerden birisi kişinin bu konuda iradesini kullanmayıp ruhunu tembelliğe alıştırmasıdır. Allah’ın verdiği bu imkanı gereği gibi değerlendirmeye yanaşmamasıdır.
Müminin sevgi
arayışı, imanının derinliğiyle doğru orantılıdır.
Allah’a olan imanının gücü ve coşkusu arttıkça, sevgi gücü de artar.
Allah’a olan sevgisi mümine müthiş bir kararlılık ve
irade verir.
************************************************************************
Aklını açar, daha sağlıklı ve Allah’ın razı olacağı şekilde düşünmesini sağlar. Olaylara akılla bakmayı, herşeyi akılla değerlendirmeyi öğretir. İnsanın fiziki anlamda da sağlığına vesile olur. İnsanın bedeni, ruhunun mükemmelliği ile daha dinç ve daha sağlıklı olur. Ruh bedene direk olarak etki etmektedir. Ruhtaki iman coşkusu, Allah sevgisi, imanın gücü, insanın cildine, vücut
direncine, gülmesine, ses tonuna ve birçok
fiziki özelliğine olumlu etki eder.
Sevgisizliğin ruhta ve bedende tahribatı;
Allah sevgisini ve bundan kaynaklanan sevgi çeşitliliğini yaşamayan insanların ortak özelliği ise, fiziksel anlamda hasta olmasalar da, bu kimselerin hastalıklı bir görüntüye sahip olmalarıdır. Vücut, insanın ruhundan aldığı emirle hastalanmaya, sıkılmaya, halk arasında bezginlik olarak tarif edilen ruh haline eğilim gösterir. Örneğin böyle insanların yürüyüş şekilleri de önemli bir belirtidir. Canlı, şevkli bir ruhla değil, eğik durarak, bıkkın bir görüntü sergileyerek yürürler. Aynı şekilde ruhlarındaki bu önemli boşluk seslerine de etki eder. Rahat, huzurlu, canlı ve neşeli değil, kötü ve dinleyene sıkıntı veren bir ses tonuyla konuşurlar.
Allah sevgisini ve bundan kaynaklanan sevgi çeşitliliğini yaşamayan insanların ortak özelliği ise, fiziksel anlamda hasta olmasalar da, bu kimselerin hastalıklı bir görüntüye sahip olmalarıdır. Vücut, insanın ruhundan aldığı emirle hastalanmaya, sıkılmaya, halk arasında bezginlik olarak tarif edilen ruh haline eğilim gösterir. Örneğin böyle insanların yürüyüş şekilleri de önemli bir belirtidir. Canlı, şevkli bir ruhla değil, eğik durarak, bıkkın bir görüntü sergileyerek yürürler. Aynı şekilde ruhlarındaki bu önemli boşluk seslerine de etki eder. Rahat, huzurlu, canlı ve neşeli değil, kötü ve dinleyene sıkıntı veren bir ses tonuyla konuşurlar.
Allah’a olan güçlü imanı, Allah korkusu ve Allah’a
karşı olan içli sevgisi, Müslümanın en önemli yaşam kaynağıdır.
İman edenler ve
salih amellerde bulunanlar ise, Rahman (olan Allah), onlar için bir sevgi kılacaktır.
(Meryem Suresi / 96)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder