PEYGAMBERİMİZ (S.A.V)
KURAN’IN DIŞINA ÇIKMASI SÖZ KONUSU OLAMAZ.
KENDİLERİNE OKUNMAKTA OLAN KİTABI SANA İNDİRMEMİZ ONLARA YETMİYOR
MU? ŞÜPHESİZ, BUNDA İMAN EDEN BİR KAVİM İÇİN GERÇEKTEN BİR RAHMET VE BİR ÖĞÜT
(ZİKİR) VARDIR. (ANKEBUT SURESİ / 51)
O, bir şairin sözü değildir. Ne az inanıyorsunuz? (Hakka Suresi / 41)
Bir kahinin de sözü değildir. Ne az öğüt alıp-düşünüyorsunuz? (Hakka Suresi / 42)
Alemlerin Rabbinden bir indirilmedir. (Hakka Suresi / 43)
Eğer o, bize karşı bazı sözleri uydurup-söylemiş olsaydı. (Hakka Suresi / 44)
Muhakkak onun sağ-elini (bütün güç ve kudretini)
çekip-alıverirdik. (Hakka Suresi
/ 45)
Sonra onun can damarını elbette keserdik. (Hakka Suresi / 46)
O zaman, sizden hiç kimse araya girerek bunu kendisinden
engelleyip-uzaklaştıramazdı. (Hakka Suresi / 47)
Çünkü o (Kur'an, Allah'tan sakınan) muttakiler için bir öğüttür. (Hakka Suresi / 48)
Elbette Biz, içinizde yalanlayanların bulunduğunu biliyoruz. (Hakka Suresi / 49)
Gerçekten o (Kur'an), kafirler için bir hasrettir. (Hakka Suresi / 50)
Ve şüphesiz o, kesin bir gerçektir (hakku'l-yakîn). (Hakka Suresi / 51)
Öyleyse, büyük Rabbini ismiyle tesbih et. (Hakka Suresi / 52)
Rabbinden sana vahyedilene uy. O'ndan başka ilah yoktur. Ve müşriklerden yüz çevir. (En'am Suresi / 106)
Sana Rabbinden vahyedilene uy. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. (Ahzab Suresi / 2)
Şu halde, sana vahyedilene sımsıkı-tutun; çünkü sen dosdoğru bir yol üzerindesin. (Zuhruf Suresi / 43)
Onlardan bir kısmı ümmidir. Kitabı bilmezler; (bildikleri) bir sürü asılsız şeylerden başkası değildir ve yalnızca zannederler. (Bakara Suresi / 78)
"Kim Allah'a davet edene icabet etmezse, artık o, yeryüzünde (Allah'ı aciz bırakacak değildir ve onun O'ndan başka) velileri yoktur. İşte onlar, apaçıkbir sapıklık içindedirler." (Ahkaf Suresi / 32)
Allah'tan başka
bir hakem mi arıyayım? Oysa O, size Kitabı açıklanmış olarak
indirmiştir. Kendilerine Kitap verdiklerimiz, bunun gerçekten Rabbinden hak
olarak indirilmiş olduğunu bilmektedirler. Şu halde, sakın kuşkuya
kapılanlardan olma. (En'am Suresi /
114)
ONLARA BİR AYET GETİRMEDİĞİN ZAMAN: "SEN
ONU (İNMEYEN AYETİ) DERLEYİP-TOPLASANA" DERLER. DE Kİ: "BEN, YALNIZCA
BANA RABBİMDEN VAHYOLUNANA UYARIM. BU, RABBİNİZDEN
OLAN BASİRETLERDİR; İMAN EDECEK BİR TOPLULUK İÇİN BİR HİDAYET VE BİR
RAHMETTİR." (ARAF SURESİ / 203)
Onlara ayetlerimiz apaçık belgeler olarak
okunduğunda, bizimle karşılaşmayı ummayanlar, derler ki: "Bundan başka bir
Kur'an getir veya onu değiştir." De ki: "Benim onu kendi nefsimin bir
öngörmesi olarak değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben, yalnızca bana
vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edersem, gerçekten ben, büyük günün
azabından korkarım." (Yunus Suresi / 15)
YERYÜZÜNDE OLANLARIN ÇOĞUNLUĞUNA UYACAK OLURSAN, SENİ ALLAH'IN YOLUNDAN ŞAŞIRTIP-SAPTIRIRLAR. ONLAR ANCAK ZANNA UYARLAR VE ONLAR ANCAK 'ZAN VETAHMİNLE YALAN SÖYLERLER.' (EN'AM SURESİ / 116)
İşte böylece biz onu (Kur'an'ı) Arapça bir hüküm olarak indirdik. Andolsun, sana gelen bu ilimden sonra, onların heva (istek ve tutku)larına uyacakolursan, senin için Allah'tan ne bir yardımcı, dost, ne bir koruyucu vardır. (Ra'd Suresi / 37)
De ki: "Size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum, gaybı da bilmiyorum ve ben size bir meleğim de demiyorum. Ben, bana vahyedilendenbaşkasına uymam." De ki: "Kör olanla, gören bir olur mu? Yine de düşünmeyecek misiniz?" (En'am
Suresi / 50)
Sizden öncekilerin, Nuh kavminin, Ad ve Semud ile onlardan sonra gelenlerin haberi size gelmedi mi? Ki onları, Allah'tan başkası bilmez. Elçileri onlaraapaçık delillerle gelmişlerdi de, ellerini ağızlarına götürüp (öfkelerinden ısırdılar) ve dediler ki: "Tartışmasız, biz sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyleriinkar ettik ve bizi kendisine çağırdığınız şeyden de gerçekten kuşku verici bir tereddüt içindeyiz." (İbrahim Suresi / 9)
Ne zaman onlara: "Allah'ın indirdiklerine
uyun" denilse, onlar: "Hayır, biz, atalarımızı üzerinde
bulduğumuz şeye (geleneğe) uyarız" derler. (Peki) Ya atalarının aklı bir
şeye ermez ve doğru yolu da bulamamış idiyseler? (Bakara Suresi / 170)
Onlara: "Allah'ın indirdiğine ve elçiye
gelin" denildiğinde, "Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize
yeter" derler. (Peki,) Ya ataları bir şey bilmiyor ve hidayete ermiyor
idilerse? (Maide Suresi /
104)
Dediler ki: "Sen bize yalnızca Allah'a
kulluk etmemiz ve atalarımızın tapmakta olduklarınızı bırakmamız için mi
geldin? Eğer gerçekten doğru isen, bize vadettiğin şeyi getir, bakalım." (Araf Suresi / 70)
Onlar: "Siz ikiniz, bizi atalarımızı üzerinde
bulduğumuz (yol)dan çevirmek ve yeryüzünde büyüklük sizin olsun diye mi bize
geldiniz? Biz, sizin ikinize inanacak değiliz" dediler. (Yunus Suresi / 78)
Dediler ki: "Ey Salih, bundan önce sen
içimizde kendisinden (iyilikler ve yararlılıklar) umulan biriydin. Atalarımızın taptığı
şeylere tapmaktan sen bizi engelleyecek misin? Doğrusu biz, senin bizi davet
ettiğin şeyden kuşku verici bir tereddüt içindeyiz." (Hud Suresi / 62)
Bunun üzerine, kavminden inkara sapmış önde
gelenler dediler ki: "Bu, sizin benzeriniz olan bir beşerden başkası
değildir. Size karşı üstünlük elde etmek istiyor. Eğer Allah (öne sürdüklerini)
dilemiş olsaydı, muhakkak melekler indirirdi. Hem biz geçmiş atalarımızdan da bunu
işitmiş değiliz." (Mü'minun Suresi / 24)
"Hayır" dediler. "Biz atalarımızı böyle
yaparlarken bulduk." (Şuara Suresi / 74)
Hayır; dediler ki: "Gerçekten atalarımızı bir ümmet
üzerinde bulduk ve doğrusu biz onların izleri (eserleri) üstünde doğru olana
(hidayete) yönelmiş (kimse)leriz." (Zuhruf Suresi / 22)
İşte böyle, senden önce de (herhangi) bir
memlekete bir elçi göndermiş olmayalım, mutlaka onun 'refah içinde şımarıp azan
önde gelenleri' (şöyle) demişlerdir: "Gerçekten biz, atalarımızı bir ümmet
(din) üzerinde bulduk ve doğrusu biz, onların izlerine (eserlerine) uymuş kimseleriz."
(Zuhruf Suresi/
23)
"O sizi alemlere üstün kılmışken, ben
size Allah'tan başka bir ilah mı arayacağım?" (Araf Suresi / 140)
Allah ile beraber başka bir ilah mı? De ki: "Eğer
doğru söylüyor iseniz, kesin-kanıt (burhan)ınızı getiriniz." (Neml Suresi / 64)
"Ben, O'ndan başka ilahlar edinir miyim ki, Rahman (olan Allah), bana bir zarar dileyecek olsa, ne
onların şefaati bana bir şeyle yarar sağlar, ne de onlar beni
kurtarabilirler." (Yasin Suresi / 23)
"Hem siz, Onun haklarında hiç bir delil
indirmediği şeyleri Allah'a ortak koşmaktan korkmazken, ben nasıl sizin şirk
koştuklarınızdan korkarım? Şu halde
'güvenlik içinde olmak bakımından' iki taraftan hangisi daha hak sahibidir?
Eğer bilebilirseniz." (En'am Suresi / 81)
"Allah'tan başkasına kulluk etmeyin. Ben
size (gelecek olan) acı bir günün azabından korkarım" (dedi).
(Hud Suresi / 26)
"Sizin Allah'tan başka taptıklarınız,
Allah'ın kendileri hakkında hiç bir delil indirmediği, sizin ve atalarınızın ad
olarak adlandırdıklarınızdan başkası değildir. Hüküm, yalnızca
Allah'ındır. O, kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru
olan din işte budur, ancak insanların çoğu bilmezler." (Yusuf Suresi / 40)
İşte böylece biz onu (Kur'an'ı) Arapça bir hüküm olarak indirdik.
Andolsun, sana gelen bu ilimden sonra, onların heva (istek ve tutku)larına
uyacak olursan, senin için Allah'tan ne bir yardımcı, dost, ne bir koruyucu
vardır. (Ra'd Suresi / 37)
Size ne oluyor, nasıl hüküm veriyorsunuz? (Saffat Suresi / 154)
BATIL, ONA ÖNÜNDEN DE, ARDINDAN DA GELEMEZ.
(ÇÜNKÜ KUR'AN,) HÜKÜM VE HİKMET SAHİBİ, ÇOK ÖVÜLEN (ALLAH)TAN İNDİRİLMEDİR. (FUSSİLET SURESİ / 42)
Kitap ehlinden ve müşriklerden inkar edenler,
kendilerine apaçık bir delil gelinceye kadar, (bulundukları durumdan)
kopup-ayrılacak değillerdi.(Beyyine Suresi / 1)
(O delil de) Allah'tan gönderilmiş-bir elçi
(ki,) tertemiz sahifeleri okumaktadır; (Beyyine Suresi / 2)
Onların içinde dosdoğru 'yazılı-hükümler'
vardır. (Beyyine Suresi / 3)
Kitap ehlinden olanlar, ancak kendilerine
apaçık belgeler geldikten sonra fırkalara ayrıldılar. (Beyyine Suresi / 4)
Oysa onlar, dini yalnızca O'na halis kılan
hanifler (Allah'ı birleyenler) olarak sadece Allah'a kulluk etmek, namazı
dosdoğru kılmak ve zekatı vermekten başkasıyla emrolunmadılar. İşte en doğru
(dimdik ve sapasağlam) din budur. (Beyyine Suresi / 5)
BUNDAN SONRA ONLAR ARTIK HANGİ SÖZE
İNANACAKLAR? (Araf Suresi / 185)
ARTIK ONLAR, BUNDAN SONRA HANGİ SÖZE İNANACAKLAR? (Mürselat Suresi / 50)
Kendisi hakkında hiç bir delil indirmediği şeyi Allah'a ortak koştuklarından dolayı küfredenlerin kalplerine korku salacağız. Onların barınma yerleriateştir. Zalimlerin konaklama yeri ne kötüdür. (Ali İmran Suresi / 151)
De ki: "En 'üstün ve apaçık' delil Allah'ındır. Eğer O dileseydi elbette tümünüzü hidayete yöneltip-iletirdi." (En'am Suresi / 149)
DE Kİ: "RABBİM YALNIZCA ÇİRKİN-HAYASIZLIKLARI -ONLARDAN AÇIKTA OLANLARINI VE GİZLİ OLANLARINI,- GÜNAH İŞLEMEYİ, HAKLI NEDENİ OLMAYAN 'İSYAN VE SALDIRIYI'KENDİSİ HAKKINDA İSPATLAYICI BİR DELİL İNDİRMEDİĞİ ŞEYİ ALLAH'A ŞİRK KOŞMANIZI VE ALLAH'A KARŞI BİLMEDİĞİNİZ ŞEYLERİ SÖYLEMENİZİ HARAM KILMIŞTIR." (ARAF SURESİ / 33)
"Andolsun" dedi. "Rabbinizden üzerinize iğrenç bir azab ve gazab gerekli kılındı. Allah'ın kendileri hakkında hiç bir delil indirmediği ve sizin ilebabalarınızın isimlendirdiği (düzüp uydurduğu) birtakım isimler (düzme tanrılar ve kurallar) adına mı benimle mücadele ediyorsunuz? Öyleysebekleyedurun; şüphesiz, ben de sizlerle birlikte bekleyenlerdenim." (Araf Suresi / 71)
"... (Bu Kuran)
düzüp uydurulacak bir söz değildir, ancak kendinden öncekilerin doğrulayıcısı,
herşeyin 'çeşitli biçimlerde açıklaması' ve iman edecek bir topluluk için bir
hidayet ve rahmettir." (Yusuf Suresi, 111)
"Sizin Allah'tan başka taptıklarınız, Allah'ın kendileri hakkında hiç bir delil indirmediği, sizin ve atalarınızın ad olarak adlandırdıklarınızdan başkasıdeğildir. Hüküm, yalnızca Allah'ındır. O, kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru olan din işte budur, ancak insanların çoğubilmezler." (Yusuf Suresi / 40)
RESULLERİ DEDİ Kİ: "ALLAH HAKKINDA MI ŞÜPHE (EDİYORSUNUZ)? O, GÖKLERİ VE YERİ YARATANDIR; O, SİZİ, GÜNAHLARINIZI BAĞIŞLAMAK İÇİN DAVET ETMEKTE VE SİZİ ADIKONULMUŞ BİR SÜREYE KADAR ERTELİYOR." DEDİLER Kİ: "SİZ, BİZİM BENZERİMİZ OLAN BİRER BEŞERDEN BAŞKASI DEĞİLSİNİZ. SİZ BİZİ, BABALARIMIZIN TAPTIKLARINDANÇEVİRİP-ENGELLEMEK İSTİYORSUNUZ, ÖYLEYSE BİZE APAÇIK BİR DELİL GETİRİN." (İBRAHİM SURESİ / 10)
Resulleri onlara dediler ki: "Doğrusu biz, sizin gibi yalnızca bir beşeriz, ancak Allah kullarından dilediğine lütufta bulunur. Allah'ın izni olmaksızın sizebir delil getirmemiz bizim için olacak şey değil. Mü'minler, ancak Allah'a tevekkül etmelidirler." (İbrahim Suresi / 11)
"Şunlar, bizim kavmimizdir; O'ndan başkasını ilahlar edindiler, onlara apaçık bir delil getirmeleri gerekmez miydi? Öyleyse Allah'a karşı yalan uydurupiftira düzenden daha zalim kimdir?" (Kehf Suresi / 15)
Onlar, Allah'ı bırakıp da (Allah'ın) kendisine bir delil indirmediği ve haklarında (hiç bir) bilgileri olmayan şeylere tapıyorlar. Zulmedenler için hiç biryardımcı yoktur. (Hac Suresi / 71)
Yoksa biz, onlara ispatlı bir delil indirdik de, o mu O'na ortak koşmalarını söylüyor? (Rum Suresi / 35)
"Ki onlar, Allah'ın ayetleri konusunda kendilerine gelmiş bir delil bulunmaksızın mücadele edip dururlar. (Bu,) Allah Katında da, iman edenler Katındada büyük bir öfke (sebebi)dir. İşte Allah, her mütekebbir zorbanın kalbini böyle mühürler." (Mü'min Suresi / 35)
Şüphesiz, kendilerine gelmiş bulunan hiç bir delil olmaksızın, Allah'ın ayetleri konusunda mücadele edenlere gelince; onların göğüslerinde kendisineulaşamayacakları bir büyüklük (isteğin)den başkası yoktur. Artık sen Allah'a sığın. Şüphesiz O hakkıyla işiten, hakkıyla görendir. (Mü'min Suresi / 56)
Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için yol gösterici olan bir
kitaptır. (Bakara Suresi / 2)
Şüphesiz, inkar edenleri uyarsan da, uyarmasan
da, onlar için farketmez; inanmazlar. (Bakara Suresi / 6)
Kalplerinde hastalık vardır. Allah da
hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azab vardır. (Bakara Suresi / 10)
Kime dilerse hikmeti ona verir; şüphesiz
kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez. (Bakara Suresi / 269)
(Bu,) Bir Kitap'tır ki onunla uyarman için ve
mü'minlere bir öğüt olmak üzere sana indirildi. Öyleyse bundan dolayı göğsünde
bir sıkıntı olmasın. (Araf Suresi / 2)
Andolsun, biz bu Kur'an'da çeşitli açıklamalar
yaptık, öğüt alıp-düşünsünler diye. Oysa bu, onların daha
uzaklaşmalarından başkasını arttırmıyor. (İsra Suresi / 41)
Belki onlar öğüt alıp-düşünürler diye, Biz onu (Kur'an'ı), senin dilinle
kolaylaştırdık. (Duhan Suresi / 58)
SEN ÖĞÜT VERİP-HATIRLAT; ÇÜNKÜ GERÇEKTEN ÖĞÜTLE-HATIRLATMA, MÜ'MİNLERE YARAR SAĞLAR. (Zariyat Suresi / 55)
ÇÜNKÜ O (KUR'AN, ALLAH'TAN SAKINAN) MUTTAKİLER
İÇİN BİR ÖĞÜTTÜR. (Hakka Suresi / 48)
ŞU HALDE, EĞER 'ÖĞÜT VE HATIRLATMA' BİR YARAR SAĞLAYACAKSA, 'ÖĞÜT VERİP HATIRLAT.' (A'la Suresi / 9)
Ey iman edenler, Allah'ın sizin için helal
kıldığı güzel şeyleri haram kılmayın ve haddi aşmayın. Şüphesiz Allah, haddi aşanları
sevmez. (Maide Suresi / 87)
De ki: "Allah'ın kulları için çıkardığı
ziyneti ve temiz rızıkları kim haram kılmıştır?" De ki: "Bunlar, dünya hayatında iman
edenler içindir, kıyamet günü ise yalnızca onlarındır." Bilen bir topluluk
için ayetleri böyle birer birer açıklarız. (Araf Suresi / 32)
De ki: "Allah'ın sizin için indirdiği
sizin bir kısmını haram ve helal kıldığınız rızıktan, haber var mı? Söyler
misiniz?" De ki: "Allah mı size izin verdi, yoksa Allah hakkında
yalan uydurup iftira mı ediyorsunuz?" (Yunus Suresi / 59)
Ey Ademoğulları, her mescid yanında ziynetlerinizi takının. Yiyin, için ve israf etmeyin.
Çünkü O, israf edenleri sevmez. (Araf Suresi / 31)
De ki: "Allah'ın kulları için çıkardığı ziyneti ve temiz rızıkları kim haram kılmıştır?" De
ki: "Bunlar, dünya hayatında iman edenler içindir, kıyamet günü ise
yalnızca onlarındır." Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer
açıklarız. (Araf Suresi / 32)
DE Kİ: "ALLAH'IN KULLARI İÇİN ÇIKARDIĞI
ZİYNETİ VE TEMİZ RIZIKLARI KİM HARAM KILMIŞTIR?" DE Kİ: "BUNLAR,
DÜNYA HAYATINDA İMAN EDENLER İÇİNDİR, KIYAMET GÜNÜ İSE YALNIZCA ONLARINDIR." BİLEN
BİR TOPLULUK İÇİN AYETLERİ BÖYLE BİRER BİRER AÇIKLARIZ. (ARAF SURESİ / 32)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder