MÜMİNLER
Mü'min
olanlar, ancak o kimselerdir ki, onlar, Allah'a ve
Resûlü’ne iman ettiler, sonra hiç bir kuşkuya kapılmadan
Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cehd ettiler
(çaba harcadılar). İşte onlar, sadık (doğru) olanların ta kendileridir. (Hucurat
Suresi, 15)
YALNIZCA
ALLAH’TAN KORKUP SAKINIRLAR
Rablerinin azabına karşı (daimi) bir
korku duymaktadırlar. (Mearic Suresi, 27)
Ey iman edenler, Allah’tan nasıl korkup-sakınmak
gerekiyorsa öylece korkup-sakının ve siz, ancak müslüman olmaktan başka (bir
din ve tutum üzerinde) ölmeyin. (Al-i İmran Suresi, 102)
Ey iman edenler, Allah’tan
korkup-sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (furkan)
verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allah büyük fazl sahibidir.
(Enfal Suresi, 29)
Sen ancak, zikre (Kur’an’a) uyan ve gayb
ile Rahman olan (Allah’)a (karşı) içi titreyerek korku duyan kimseyi uyarırsın.
İşte böylesini, bir bağışlanma ve üstün bir ecirle müjdele. (Yasin Suresi, 11)
Öyleyse güç yetirebildiğiniz kadar
Allah’tan korkup-sakının, dinleyin ve itaat edin. Kendi nefsinize hayır (en
büyük yarar) olmak üzere infakta bulunun. Kim nefsinin bencil-tutkularından (ya
da cimri tutumundan) korunursa; işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır.
(Teğabun Suresi, 16)
O, önlerindekini ve arkalarındakini
bilir; onlar şefaat etmezler (kendisinden) hoşnut olunandan başka. Ve onlar,
O’nun haşmetinden içleri titremekte olanlardır. (Enbiya Suresi, 28)
Mü’minler ancak o kimselerdir ki, Allah
anıldığı zaman yürekleri ürperir. O’nun ayetleri okunduğunda imanlarını
arttırır ve yalnızca Rablerine tevekkül ederler. (Enfal Suresi, 2)
YALNIZCA
ALLAH’A İBADET EDERLER
De ki: “Ey insanlar, eğer benim dinimden
yana bir kuşku içindeyseniz, ben, sizin Allah’tan başka ibadet ettiklerinize
ibadet etmiyorum, ancak ben, sizin hayatınıza son verecek olan Allah’a ibadet
ederim. Ben, mü’minlerden olmakla emrolundum.” (Yunus Suresi, 104)
Şüphesiz, sana bu Kitabı hak ile
indirdik; öyleyse sen de dini yalnızca O’na halis kılarak Allah’a ibadet et.
Haberin olsun; halis (katıksız) olan din yalnızca Allah’ındır. O’ndan başka
veliler edinenler (şöyle derler:) “Biz, bunlara bizi Allah’a daha fazla
yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz.” Elbette Allah, kendi aralarında hakkında
ihtilaf ettikleri şeylerden hüküm verecektir. Gerçekten Allah, yalancı, kafir
olan kimseyi hidayete erdirmez. (Zümer Suresi, 2-3)
Ey iman eden kullarım, şüphesiz benim
arzım geniştir; artık yalnızca bana ibadet edin. (Ankebut Suresi, 56)
ALLAH’I
HERŞEYİN ÜZERİNDE TUTARLAR
Onlar, kendilerine insanlar: “Size karşı
insanlar topla(n)dılar, artık onlardan korkun” dedikleri halde imanları
artanlar ve: “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir” diyenlerdir. (Al-i İmran
Suresi, 173)
İnsanlar içinde,
Allah’tan başkasını ‘eş ve ortak’ tutanlar vardır ki, onlar (bunları), Allah’ı
sever gibi severler. İman edenlerin ise Allah’a olan sevgileri daha güçlüdür. O
zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, muhakkak bütün kuvvetin tümüyle Allah’ın
olduğunu ve Allah’ın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir
bilselerdi. (Bakara Suresi, 165)
Ey iman edenler, içinizden kim dininden
geri döner (irtidat eder)se, Allah (yerine) kendisinin onları sevdiği, onların
da kendisine sevdiği mü’minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı ise ‘güçlü
ve onurlu,’ Allah yolunda cehd eden (çaba harcayan) ve kınayıcının kınamasından
korkmayan bir topluluk getirir. Bu, Allah’ın bir fazlıdır, onu dilediğine
verir. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir. (Maide Suresi, 54)
Onun duasına icabet ettik, kendisine
Yahya’yı armağan ettik, eşini de doğurmaya elverişli kıldık. Gerçekten onlar
hayırlarda yarışırlardı, umarak ve korkarak Bize dua ederlerdi. Bize derin
saygı gösterirlerdi. (Enbiya Suresi, 90)
(Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne
alış-veriş onları Allah’ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı
vermekten ‘tutkuya kaptırıp alıkoymaz’; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılaba
uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar. (Nur Suresi, 37)
ALLAH’TAN
BAŞKA İLAH ARAMAZLAR
Andolsun, sana ve senden öncekilere
vahyolundu (ki): “Eğer şirk koşacak olursan, şüphesiz amellerin boşa çıkacak ve
elbette sen, hüsrana uğrayanlardan olacaksın. “Hayır, artık (yalnızca) Allah’a
kulluk et ve şükredenlerden ol.” Onlar, Allah’ın kadrini hakkıyla takdir
edemediler. Oysa kıyamet günü yer, bütünüyle O’nun avucu (kabzası)ndadır;
gökler de sağ eliyle dürülüp-bükülmüştür. O, şirk koştuklarından münezzeh ve
yücedir. (Zümer Suresi, 65-67)
Ve Allah ile beraber başka bir ilaha
tapma. O’ndan başka ilah yoktur. O’nun yüzünden (zatından) başka her şey helak
olucudur. Hüküm O’nundur ve siz O’na döndürüleceksiniz. (Kasas Suresi, 88)
Gerçekten, Allah, Kendisi'ne şirk
koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışında kalanı ise, dilediğini bağışlar. Kim
Allah’a şirk koşarsa, doğrusu büyük bir günahla iftira etmiş olur. (Nisa
Suresi, 48)
Ki onlar (o peygamberler) Allah’ın
risaletini tebliğ edenler, O’ndan içleri titreyerek-korkanlar ve Allah’ın
dışında hiç kimseden korkmayanlardır. Hesap görücü olarak Allah yeter. (Ahzab
Suresi, 39)
İşte bu şeytan, ancak kendi dostlarını
korkutur. Siz onlardan korkmayın, eğer mü’minlerseniz, Benden korkun. (Al-i
İmran Suresi, 175)
De ki: “Ey Kitap Ehli, bizimle sizin
aranızda müşterek (olan) bir kelimeye (tevhide) gelin. Allah’tan başkasına
kulluk etmeyelim, O’na hiç bir şeyi ortak koşmayalım ve Allah’ı bırakıp bir
kısmımız (diğer) bir kısmımızı Rabler edinmeyelim.” Eğer yine yüz çevirirlerse,
deyin ki: “Şahid olun, biz gerçekten Müslümanlarız.” (Al-i İmran Suresi, 64)
De ki: “Şahidlik bakımından hangi şey
daha büyüktür?” De ki: “Allah benimle sizin aranızda şahiddir. Sizi -ve kime
ulaşırsa- kendisiyle uyarmam için bana şu Kur’an vahyedildi. Gerçekten Allah’la
beraber başka ilahların da bulunduğuna siz mi şahidlik ediyorsunuz?” De ki:
“Ben şehadet etmem.” De ki: "O, ancak bir tek olan ilahtır ve gerçekten
ben, sizin şirk koşmakta olduklarınızdan uzağım." (En’am Suresi, 19)
ALLAH’A
HİÇBİR ŞEYİ ORTAK KOŞMAZLAR
Allah, içinizden iman edenlere ve salih
amellerde bulunanlara va’detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl ‘güç
ve iktidar sahibi’ kıldıysa, onları da yeryüzünde ‘güç ve iktidar sahibi’
kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp
sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar,
yalnızca bana ibadet ederler ve bana hiç bir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan
sonra inkâr ederse, işte onlar fasıktır. (Nur Suresi, 55)
Andolsun, “Şüphesiz Allah, Meryem oğlu
Mesih’tir” diyenler küfre düşmüştür. Oysa Mesih’in dediği (şudur:) “Ey
İsrailoğulları, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a ibadet edin.
Çünkü O, kendisine ortak koşana şüphesiz cenneti haram kılmıştır, onun barınma
yeri ateştir. Zulmedenlere yardımcı yoktur.” (Maide Suresi, 72)
Ancak tevbe
edenler, ıslah edenler, Allah’a sımsıkı sarılanlar ve dinlerini katıksız olarak
Allah için (halis) kılanlar başka; işte onlar mü’minlerle beraberdirler. Allah
mü’minlere büyük bir ecir verecektir. (Nisa Suresi, 146)
De ki: “Şüphesiz ben, ancak sizin
benzeriniz olan bir beşerim; yalnızca bana sizin ilahınızın tek bir ilah olduğu
vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, artık salih bir amelde bulunsun
ve Rabbine ibadette hiç kimseyi ortak tutmasın.” (Kehf Suresi, 110)
Öyleyse sen yüzünü Allah’ı birleyen (bir
hanif) olarak dine, Allah’ın o fıtratına çevir; ki insanları bunun üzerine
yaratmıştır. Allah’ın yaratışı için hiç bir değiştirme yoktur. İşte dimdik
ayakta duran din (budur). Ancak insanların çoğu bilmezler. (Rum Suresi, 30)
ATALARINA
KÖRÜ KÖRÜNE UYMAZLAR
İşte böyle, senden önce de (herhangi) bir
memlekete bir elçi göndermiş olmayalım, mutlaka onun ‘refah içinde şımarıp azan
önde gelenleri’ (şöyle) demişlerdir: “Gerçekten biz, atalarımızı bir ümmet
(din) üzerinde bulduk ve doğrusu biz, onların izlerine (eserlerine) uymuş
kimseleriz.” (Zuhruf Suresi, 23)
Onlara; “Allah’ın indirdiklerine uyun”
denildiğinde, derler ki; “Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye
uyarız.” Şayet şeytan, onları çılgınca yanan ateşin azabına çağırmışsa da mı
(buna uyacaklar)? (Lokman Suresi, 21)
Artık onların tapmakta oldukları şeyler
konusunda, sakın kuşkuda olma. Daha önceleri, ataları nasıl tapıyor idiyseler,
bunlar da ancak böyle tapıyorlar. Şüphesiz Biz, onların paylarını
eksiltmeksizin onlara ödeyecek olanlarız. (Hud Suresi, 109)
Onlara: “Allah’ın indirdiğine ve elçiye
gelin” denildiğinde, “Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter” derler.
(Peki,) Ya ataları bir şey bilmiyor ve hidayete ermiyor idilerse? (Maide
Suresi, 104)
HİÇBİR
KUŞKUYA
KAPILMADAN
İMAN EDERLER
Hakkında ihtilafa düştüğünüz herhangi bir
şey; artık O’nun hükmü Allah’ındır. İşte Rabbim olan Allah. Ben O’na tevekkül
ettim ve yalnızca O’na dönüp-yönelirim. (Şura Suresi, 10)
Mü’min olanlar, ancak o kimselerdir ki,
onlar, Allah’a ve Resûlü’ne iman ettiler, sonra hiç bir kuşkuya kapılmadan
Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cehd ettiler (çaba harcadılar). İşte
onlar, sadık (doğru) olanların ta kendileridir. (Hucurat Suresi, 15)
Elçiye indirileni dinlediklerinde hakkı
tanıdıklarından dolayı gözlerinin yaşlarla dolup taştığını görürsün. Derler ki:
“Rabbimiz inandık; öyleyse bizi şahidlerle birlikte yaz.” (Maide Suresi, 83)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder