20 Şubat 2014 Perşembe

HER ŞEYE HAYIR VE HİKMET GÖZÜYLE BAKMAK

'HER ÇAĞRIYI' YAZIYI VE KONUŞMALARI ALEYHİNDE SANANLAR, OLAYLARA HAYIR VE HİKMET GÖZÜYLE BAKABİLMELİ!!! 

Şeytandan Allah'a sığınırım;

Sen onları gördüğün zaman cüsseli yapıları beğenini kazanmaktadır. Konuştukları zaman da onları dinlersin. (Oysa) Sanki onlar (sütun gibi) dayandırılmış ahşap-kütük gibidirler. (Bu dayanıksızlıklarından dolayı da) HER ÇAĞRIYI KENDİLERİ ALEYHİNDE SANIRLAR. Onlar düşmandırlar, bu yüzden onlardan kaçınıp-sakının. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar. (Münafikun Suresi / 4)

İnsan her duyduğunu kendi aleyhinde ya da lehinde düşünmesi Kuran ahlakıyla bakabiliyorsa doğru değerlendirebilir. Eleştiriye açık bir insan kendini geliştirmeye de açıktır. Ancak, alınganlık ve kendini duru görmek kendini yeterli görmekten ve dolayısıyla hareketlerini gözden geçirmekten uzak olan bir tavır olabilir. Alınganlık yerine 'Allah'ın bana duyurduğu yahut gösterdiği benim için mutlaka hayırdır' diyerek salim bir akılla değerlendirmeye gitmek akıllıca olacaktır. Eğer kişi, yanlış bir davranışa sahip değilse zaten endişe yersizdir. Eğer bizi rahatsız eden bir şeyler varsa tavrımızda bir değişiklik yapma zamanı olabilir. Bu yüzden de alınganlık ve müstağni bir davranış gösterip, ayette de Allah'ın buyurduğu gibi:

Gerçekten biz onların boyunlarına, çenelere kadar (dayanan) halkalar geçirdik; bu yüzden başları yukarı kalkıktır. (Yasin Suresi / 8)

Burunlarını dikip konuşanlar ve kaale alınacaklarını düşünenler durumlarını sırf kendilerini düzeltmek adına gözden geçirmelidirler. Aksi takdirde akıllıca davrandıklarını düşünseler ve insanların akıllarıyla alay ettikleri yanılgısına kapılırlarsa bu sadece yakınlarının onlardan uzaklaşmasına yarayacaktır. Çıkar ilişkisi olduğunu sezen arkadaşlıklar tamiri zor bir parçalanmayla sonuçlanabilir. İşlerine geldiğinde yakınlık gösterip, sonra da 'kimse sandığım kadar akıllı değilmiş' diyerek burnunun dikine giden bir karakter kendi nefsi açısından henüz olgunluğa erişememiş demektir. Kişi en küçük bir eleştiride menfaatıyla çatışacağını düşünüp vefasızlık yapması ve cahiliye adetinden sıyrılamamış olması onu yüceltmez, sevdikleri tarafından dikkat edilmesi gereken biri olarak algılanır. Buda samimi iman kardeşliği ve tam güven açısından pek de uygun bir davranış olmaz. Dolayısıyla, Allah için bir araya gelmiş ve arkadaş, kardeş olmuş müminler ufacık bir esintide yıkılıp ya da uzaklara savrulmak yerine tepmez devrilmez bir kişiliğe sahip olmalıdırlar. İşte gerçek dostluk o zaman anlaşılır. Bir Kuran ayetinde Allah:

Öyleyse sen sabret; şüphesiz Allah'ın va'di haktır; kesin bilgiyle inanmayanlar sakın seni telaşa kaptırıp-hafifliğe (veya gevşekliğe) sürüklemesinler. (Rum Suresi / 60)



Mümin her tavır karşısında gevşeklik değil güçlenmek için hayatında bir fırsat bilmeli ve Allah yolunda şeytanın tuzaklarına karşı Kuran'da öğretilen mümin tavrıyla karşılık verip Allah'ın izniyle en yakın kazanca ulaşmak için dua etmelidir. Şükür ve dua sadece nimet karşısında sergilenen bir davranış değil, hikmet gözüyle bakıldığında her durumu nimete dönüştürmenin çabası ve duası içinde olma şuurunda da olabilmektir. Allah ayetinde:

"Bu Rabbimin fazlındandır, O'na şükredecek miyim, yoksa nankörlük edecek miyim diye beni denemekte olduğu için (bu olağanüstü olay gerçekleşti). Kim şükrederse, artık o kendisi için şükretmiştir, kim nankörlük ederse, gerçekten benim Rabbim Gani (hiç bir şeye ve kimseye ihtiyacı olmayan)dır, Kerim olandır. (Neml Suresi / 40)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder