22 Ocak 2014 Çarşamba

DÜNYA KUTLU MİSAFİRİNİ KARŞILAMAYA HAZIRLANIYOR



Kuran'da, Hz. İsa'nın ölmediği bildirilmekte ve yeniden dünyaya döneceğine işaret edilmektedir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) ise, Hz. İsa'nın dünyanın son dönemlerinde mucizevi bir biçimde yeryüzüne döneceğini, Hıristiyanları ve Müslümanları ortak bir din ve ahlakta birleştirerek yeryüzüne barış, adalet ve mutluluk getireceğini çok detaylı olarak haber vermiştir.

Ahir zamanın en büyük olaylarından biri, kuşkusuz Hz. İsa'nın yeryüzüne inmesidir. Bu, pek çok sahih (güvenilir) hadiste haber verilen bir vaattir. Hadislerin bildirdiğine göre, ölmemiş bir halde göğe yükseltilen Hz. İsa, ahir zamanda yeryüzüne inecek, Hz. Mehdi ile birleşecek ve onunla beraber Mesih-i Deccal'e karşı savaşıp onu mağlup edip öldürecektir. Bediüzzaman'ın dediği gibi pek çok istidraci (saptırıcı) özelliklere ve yeteneklere sahip olan Mesih-i Deccal'i mağlup edebilecek olan yegane insan, büyük mucizelerin sahibi olan gerçek Mesih Hz. İsa'dır.

Hz. İsa'nın dönüşü konusunda, Kuran'da da oldukça belirgin açıklamalar vardır. Hz. İsa ile ilgili bazı ayetler, onun ahir zamandaki dönüşüyle ilgili çok önemli bilgiler verir. Bu ayetler şu şekildedir:
Allah Nisa Suresi'nde şu şekilde bildirmiştir:

"(Bir de) İnkara sapmaları ve Meryem'in aleyhinde büyük bühtanlar söylemeleri ve: "Biz, Allah'ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa'yı gerçekten öldürdük" demeleri nedeniyle de (İsrailoğullarını lanetledik.) Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi. Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şüphe içindedirler. Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hiçbir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler. Hayır; Allah onu Kendine yükseltti. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir." (Nisa Suresi, 156–158)

Ayetlerde birbiri ardına çok önemli bilgiler verilmektedir. Öncelikle; Yahudilerin kışkırtmaları sonucunda Romalılar tarafından çarmıha gerilen kişi, Hıristiyan ve Yahudilerin sandıklarının aksine, Hz. İsa değildir. Romalılar ve onları kışkırtan Yahudiler Hz. İsa'yı hedeflemişlerdir. Ancak Allah, Kuran'da onun yerine başkasının gösterildiğini bildirmiştir. Hadislerde de Hz. İsa yerine onu ihbar eden Yuda İskaryot'un çarmıha gerildiğinden bahsedilmektedir. Sonuç olarak Hz. İsa kesinlikle öldürülmemiş ve canlı olarak Allah Katına yükseltilmiştir.

Hz. İsa'nın "vefat ettiği"ni haber veren Al-i İmran Suresi'nin 55. ayetinin de dikkatli incelenmesi gerekir. Al-i İmran Suresi'nin 55. ayetinde vefat ettirme konusu şu şekilde bildirilmiştir:

"Allah demişti ki: 'Ey İsa, Ben seni vefat ettireceğim ve Kendime yükselteceğim..." (Al-i İmran Suresi, 55)

Kuran'daki kullanılışıyla "vefat ettirmek", bildiğimiz biyolojik ölüm anlamına gelmemektedir. İki farklı ayette "vefat ettirmek", uyutmakla aynı anlamdadır:

"Allah, ölecekleri zaman canlarını alır; ölmeyeni de uykusunda. Böylece, kendisi hakkında ölüm kararı verilmiş olanı(n ruhunu) tutar, öbürsünü ise adı konulmuş bir ecele kadar salıverir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır." (Zuhruf Suresi, 42)

Bu ayette ölüm için "mevt" ifadesi kullanılmaktadır. "Vefat ettirmek" (yeteveffa) ise kesin bir ölüm değildir; insanlar uyuduklarında da vefat ettirilmiş olurlar. "Sizi geceleyin öldüren ve gündüzün 'güç yetirip etkilemekte olduklarınızı' bilen, sonra adı konulmuş ecel doluncaya kadar onda sizi dirilten O'dur" (En'am Suresi, 60) ayetinde de vefat ettirme (yeteveffa) fiili aynı anlamda kullanılır. Buradan şu sonuca varabiliriz: Kuran'da "vefat ettirme" ifadesi, biyolojik ölüm için değil, ruhun Allah Katına çekilerek bedenin uyku haline girmesi durumu için de kullanılmaktadır. Bu durum, muhtemelen Hz. İsa için de geçerlidir: Ruhu Allah Katına alınmış, bedeni de bir uyku hali içindedir. Ahir zamanda ise, insanın günlük uykusundan uyanması gibi -Ashab-ı Kehf'e benzer bir biçimde yeryüzüne dönecektir. (En doğrusunu Allah bilir.)

Hz. İsa ile ilgili diğer bazı ayetler onun ikinci kez yeryüzüne ineceğine dair açık işaretler taşımaktadır.
Al-i İmran Suresi'nin 35. ayeti bunların başında gelir:

"Hani Allah, İsa'ya demişti ki: "Ey İsa, doğrusu senin hayatına Ben son vereceğim, seni Kendime yükselteceğim, seni inkar edenlerden temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete kadar inkara sapanların üstüne geçireceğim. Sonra dönüşünüz yalnızca Bana'dır, hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyde aranızda Ben hükmedeceğim."

Ayetteki "sana uyanları kıyamete kadar inkâra sapanların üstüne geçireceğim" ifadesi dikkat çekicidir. Hz. İsa hayatta iken ona uyanların sayısı çok azdı. Ve onun dünyadan ayrılmasının ardından da hızla dinde dejenerasyon başladı. Ayrıca havariler olarak tanınan insanlar, ciddi bir baskı altında yaşamak zorundaydılar. Sonraki iki yüzyıl boyunca da, Hz. İsa'ya iman edenler (İseviler) aynı baskılara maruz kaldılar; zira hiçbir siyasi güce sahip değillerdi. Bu durumda geçmişte yaşayan Hıristiyanların, inkar edenlere üstün geldiklerini ve bu ayetin onlara baktığını söyleyemeyiz. Daha sonrasına yani şu anda yaşayan Hıristiyanlara baktığımızda ise zaten Hıristiyanlığın özünün bozulduğunu, Hz. İsa'nın anlattığı hak dinden farklı bir din oluştuğunu görürüz. Hz. İsa'nın Allah'ın oğlu olduğu şeklindeki sapkın inanç benimsenmiş ve teslis inancı (üçleme) (Allah'ı tenzih ederiz) kabul edilmiştir. Bu durumda günümüz Hıristiyanlarını da Hz. İsa'ya uyanlar olarak kabul edemeyiz.

Bu durumda "sana uyanları kıyamete kadar inkara sapanların üstüne geçireceğim" ifadesi açık bir işaret taşımaktadır; yani Hz. İsa'ya ahir zamandaki dönüşü sırasında tabi olanların kıyamete kadar kafirlere üstün kılınması. Peygamberimiz (sav)'in hadisleri de bu yöndedir. Rivayetlere göre, Hz. İsa ve Hz. Mehdi birlikte Mesih-i Deccal'i mağlup ettikten sonra tüm dünyayı kapsayan bir İslam egemenliği kurulacak ve bu durum, kıyamete yakın imanın yeniden dejenere oluşuna kadar sürecektir. (En doğrusunu Allah bilir.)

Hz. İsa'nın ikinci gelişi ile mutabık gözüken bir diğer ayet ise Nisa Suresi 159. ayettir:

"Andolsun, Kitap Ehlinden, ölmeden önce ona inanmayacak kimse yoktur. Kıyamet günü, o da onların üzerine şahit olacaktır."

Ayette "ölmeden önce" ifadesi ile Hz. İsa'nın kastedildiği açıktır. Çünkü Kitap Ehlinden herkesin, Yahudiler dahil, ölmeden önce Hz. İsa'ya inanacak olmaları düşünülemez. Kitap Ehli olan Yahudiler, 2000 yıldır onu tanımamaktadırlar. Aslında teslisi kabul eden Hıristiyanların da gerçekte Hz. İsa'ya inandıklarını söyleyemeyiz; onlar Hz. İsa'nın tebliğ ettiği tevhid dinine değil, dejenere edilmiş bir şirk dinine bağlıdırlar. (Harun Yahya, Hazreti İsa Gelecek)

Bu durumda, Hz. İsa'nın ölümünden önce tüm kitap ehlinin ona iman edeceğini bildiren bu ayet, ahir zamana yönelik açık bir işaret taşımaktadır. Çünkü Hz. İsa Allah Katına yükseltilmeden önce, ona yalnızca havariler inanmıştı; Yahudiler, yani tüm bir Kitap Ehli onu inkar etmişlerdi. Bu durumda ayetin işareti ile şu sonuca varabiliriz: Hz. İsa ahir zamanda yeryüzüne inecek ve bu kez tüm Kitap Ehli ona iman edecektir. Nitekim hadislerde anlatılanlar da bu yöndedir. Rivayetlere göre, Hz. İsa'nın Mesih-i Deccal'i öldürmesinin ardından Hıristiyanlar ve hayatta kalan Yahudiler ona inanacak ve tüm yeryüzü huzur içinde bir altınçağ yaşayacaktır. Bu durum Hz. İsa'nın ölümüne dek sürecek, ölümünden bir süre sonra yeni bir dejenerasyon başlayacak ve en sonunda kıyamet gerçekleşecektir. (En doğrusunu Allah bilir.)

Hz. İsa'nın ahir zamanda yeniden geleceğine işaret eden bir diğer ayet, Zuhruf Suresi 61. ayetidir.

Ard arda Hz. İsa'dan söz eden ayetlerden sonra şu şekilde bildirilmektedir: "Şüphesiz o, kıyamet-saati için bir ilimdir. Öyleyse ondan (kıyametten) yana hiçbir kuşkuya kapılmayın ve bana uyun. Dosdoğru yol budur." Ayetin önce ve sonrasından anlaşıldığı üzere, "o" zamiri Hz. İsa'yı ifade etmektedir. Bu durumda bu ayetin Hz. İsa'nın ahir zamanda yeryüzüne dönüşüne açık bir işaret taşıdığını söyleyebiliriz. Çünkü Hz. İsa Kuran'ın indirilişinden 6 asır önce yaşamıştır. Dolayısıyla Hz. İsa'nın bu ilk hayatını "kıyamet için bir bilgi", yani bir kıyamet alameti olarak anlarsak, ayetin işaret ettiği anlamı kavrayamamış olabiliriz. Ayette işaret edilen anlam, Hz. İsa'nın, ahir zamanda, yani kıyametten önceki son zaman diliminde yeniden yeryüzüne döneceği ve bunun da bir kıyamet alameti olacağıdır. (En doğrusunu Allah bilir.)

Hz. İsa'nın ikinci gelişi ile mutabık gözüken bir başka ayet ise Al-i İmran Suresi 48. ayettir.

"Hani Melekler, dediler ki: Meryem, doğrusu Allah kendinden bir kelimeyi sana müjdelemektedir. Onun adı Meryem oğlu İsa Mesih'tir. O, dünyada ve ahirette 'seçkin, onurlu, saygındır' ve (Allah'a) yakın kılınanlardandır. Beşikte de, yetişkinliğinde de insanlarla konuşacaktır. Ve O salihlerdendir. "Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken, nasıl bir çocuğum olabilir?" dedi. (Fakat) Allah neyi dilerse yaratır. Bir işin olmasına karar verirse, yalnızca ona "ol" der, o da hemen oluverir. Ona kitabı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğretecek."

Ayette, Allah'ın Hz. İsa'ya Tevrat'ı, İncil'i ve bir de "Kitabı" öğreteceği haber veriliyor. Bu kitabın hangi kitap olduğu kuşkusuz önemlidir. Aynı ifade, Maide Suresi 110. ayette de bildirilmektedir: "... Sana kitabı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğrettim..."

Tevrat ve İncil dışında tek bir İlahi kitap vardır; Kuran (Hz. Davud'a verilen Zebur da Eski Ahit'in içindedir). Nitekim Al-i İmran Suresi 3. ayette de "Kitap" kelimesi, İncil ve Tevrat'ın yanında Kuran'ı ifade etmek için kullanılmıştır: "Allah... O'ndan başka İlah yoktur. Diridir, kâimdir. O, sana Kitabı Hak ve kendinden öncekileri doğrulayıcı olarak indirdi. O, Tevrat'ı ve İncil'i de indirmişti." (Al-i İmran Suresi, 2–3)

Bu durumda Hz. İsa'ya öğretilecek olan üçüncü "Kitab"ın Kuran olduğunu ve bunun da ancak Hz. İsa'nın ahir zamanda dünyaya dönüşü durumunda mümkün olabileceğini düşünebiliriz. (Kuşkusuz en doğrusunu Allah bilir.)

Tüm bunların yanında "şüphesiz, Allah Katında İsa'nın durumu, Adem'in durumu gibidir..." (Al-i İmran Suresi, 59) ayeti de Hz. İsa'nın dönüşüne işaret ediyor olabilir. Tefsirciler genellikle bu ayetin her iki peygamberin de babasız olma özelliğine dikkat çektiğini söylemişlerdir. Ancak ayetin bir ikinci işareti daha olabilir. Bu, Hz. İsa'nın da ahir zamanda, Hz. Adem gibi Allah Katından yeryüzüne indirilecek olmasına işaret ediyor olabilir. (En doğrusunu Allah bilir.)

Hz. İsa yeryüzüne indiğinde kendisini tanıyan hiç kimse olmayacaktır.

Hz. İsa'nın ikinci kez yeryüzüne gelişi ile ilgili yazılan yazılarda vurgulanan bir diğer konu "Hz. İsa'nın kim olduğunun nasıl anlaşılacağı ve onun hangi özelliklerinden tanınabileceği"dir.

Allah'ın hem dünyada hem de ahirette "... seçkin, onurlu, saygın ve Allah'a yakın kılınanlardan..." (Al-i İmran Suresi, 45) olduğunu bildirdiği Hz. İsa, yeniden yeryüzüne geldiğinde çevresinde kendisini önceden tanıyan hiç kimse olmayacaktır. Onun fiziksel özelliklerini, simasını ya da ses tonunu bilen, daha önceden tanıdığını iddia eden tek bir kişi dahi çıkmayacaktır. Çünkü onu tanıyan tüm insanlar bundan yaklaşık olarak 2000 sene kadar önce yaşamış ve ölmüşlerdir. Annesi Hz. Meryem, Hz. Zekeriya, onunla yıllarını geçirmiş olan havarileri, dönemin Yahudi önde gelenleri ve bizzat Hz. İsa'dan tebliğ almış olan insanlar vefat etmişlerdir. Dolayısıyla ikinci kez yeryüzüne gelişinde, onun doğumuna, çocukluğuna, gençliğine ve yetişkinliğine şahit olmuş tek bir kimse olmayacak ve onun hakkında hiç kimse hiçbir şey bilmeyecektir. Tek bir çocukluk resmi bulunmayacak; hiçbir insan onun geçmişine dair bir hatıraya sahip olmayacaktır.

Kuşkusuz bu durum, dönem dönem ortaya çıkan "sahte Mesih" tehlikesini de tamamen ortadan kaldırmaktadır. Hz. İsa'nın yeryüzüne yeniden gelişinde, onun Hz. İsa olduğundan şüphe edilebilecek bir durum oluşmayacaktır. Hiç kimse "bu kişi Hz. İsa olamaz" diyecek bir sebep bulamayacaktır. Çünkü Hz. İsa, hiçbir insanın asla taklit edemeyeceği üstün özelliklere sahip olacaktır.

Özetlemek gerekirse; Kuran'da Hz. İsa'nın ölmediği bildirilmekte ve yeniden dünyaya döneceğine işaret edilmektedir.

Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) ise Hz. İsa'nın dünyanın son dönemlerinde mucizevi bir biçimde yeryüzüne döneceğini, Hıristiyanları ve Müslümanları ortak bir din ve ahlakta birleştirerek yeryüzüne barış, adalet ve mutluluk getireceğini çok detaylı olarak haber vermiştir.

Bu Rabbimiz'in büyük bir mucizesi ve vaadidir; Allah'ın izni ile gerçekleşeceğine de kuşku yoktur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder