Bu dünyada neden varız?
Bizden ne isteniyor?
Nereye gidiyoruz?
Buraya cennetten geldik inşaAllah? Çünkü babamız dediğimiz
Hz. Adem (as) cennetten bu dünyaya, cennetin lezzetini daha keskin almak için
gönderildi. İmtihan denilen şey; kurs bir anlamda. Yani tatbikat mı diyelim.
Burada hoşumuza gitmeyen pek çok kurs göreceğiz ki, cennetin lezzeti
anlaşılsın. Bu gözle görülen her olay inanan için dert değil deva olarak
görülür.
Allah’ın varlığına ve
birliğine inanan herkes cennetle müjdelenmiştir. Sadece bizden bu dünyaya
gönderildiğimiz, bu kadar güzel nimetlerle donatıldığımız ve gideceğimiz sonsuz
güzellik yurdu cennet için teşekkür isteniyor. Bize yiyecek sunan ya da ikramda
bulunan bir insana teşekkür ederken, ikramın gerçek sahibini görmezden gelmek olacak
şey değildir. Çok da kolay; sadece yaşadığının farkında olmak,
yaşattırıldığının farkında olmak. Dünya hayatının bize sunduklarına aldanmayıp,
gereği gibi mutlu, neşeli, iyi insan olarak yaşayıp, güzel ahlakla yaratıcıya
kavuşmak.
Elbette bizi bu dünyaya gönderip, çeşitli, sayamayacağımız
nimetleri misafirhane misali var eden, muhakkak ki daha güzelini hazırlamış,
karşılamak için bizi bekliyor. Çünkü bu sözleri dahi düşündürüp kağıda döken
aklı veren, elbette ki akıldan geçenleri ve geçiremeyeceğimiz güzellikleri
vermeye kâdirdir.
Öyleyse bu Yüce Varlık
kimdir? Acaba bize anlatıldığı gibi midir? Bu dünyayı sevgi üzerine yaratan
asla anlatılanlar gibi yanlış eksik değil, güzellik, sevgi, neşe, huzur içinde
yaşamamızı isteyen bir zat olmalı tabii. O zatı da en doğru kaynaktan
öğrenmektir insandan istenen. İnsanların ne dediği değil Yaratıcının ne dediği
doğru olandır. Ve dikkat edilirse asla mutsuz edecek, ümitsizliğe sürükleyecek
bir bilgi bulunmaz. Şu muhteşem dünyayı birde yaratıcının gözüyle, ve doğru
şekilde inceleyelim. Ve tüm dünya aynı ve yanlış fikirlerle bir yöne gitse, tek
kişi de kalsak diğer yöne yani doğru yöne gitmekten asla vazgeçmeyeceğiz.
Kişi kendi olmak istiyorsa eğer, ona insanlarca gösterilen
yöne değil, ona hayat verenin dilediği yöne yürümek, hem kendine güven hem de
sonsuz güzellik yurdunu kazandırır.
Akıllı insan, aklı vereni merak eder ve istenen güzellikleri
yerine getirir. Birilerinin cebine koyup aklımızı, “o ne derse doğrudur”
mantığını bir kenara kaymak gerekiyor. Her kişiye gereken aklı, Yaratıcı vermiş
ve her kişinin kendi aklından sorumlu olduğunu söylemiştir.
Yıllarca eğitim görüp, onlarca kitabı okuyan beyinler, en
doğru bilgiden yoksun bırakılmış olabilir. Öğrendiği tüm ilim dallarının
Allah’ın yarattığı birer fen ilmi olduğunu bilmesi bile çok büyük bir bilgidir.
İnsan sevdiğine kıyabilir mi? Allah da bizi sevdi ki bu
dünyayla tanıştırdı. Belli ki daha güzel
bir dünya hazırlıyor. Biz de hazırlıksız olmamak için gideceğimiz yer hakkında
bilgi edinelim. İnsan tatile giderken bile broşürleriyle gideceği mekanı,
manzarayı tanıyıp, kullanabileceği eşyaları hazırlar. Bu dünya misafirhanesine
davet edildik, “razıyız” dedik. Biz de ev sahibine gereken nezaketi gösterelim.
Bu kadar sanatlı dünya, bu kadar sanatlı bedenimiz elbette
farkına varıp ince ince düşünüp izlemekle anlaşılabilir. Sanat varsa sanatçı da
vardır. Öyleyse ince sanatı derleyen Yüce yaratıcı kendisi nasıl güzeldir?
İnsan sevmek için tanımak ister. Bilgiyi doğru kaynaklardan
öğrenmek çok önemli. Eğer kişi doğruya ulaşmak isterse Allah ona doğruyu
yanlışı ayıracak üstün aklı verir. Sağlam olmak, azimli olmak için kişinin
doğru kaynaktan kendi edindiği bilgiler çok önemlidir. Bir de doğruyu buldu mu
artık, onu inşaAllah kimse durduramaz. Ve tüm doğru yolları ona açar hiç şüphemiz
olmasın.
Sabır, gayret ve azim çok önemlidir. Azimle hırsı
karıştırmamak lazım. Hırs hızlı gelir daha bir hızla gider. Ama azim insanı
sonunda en doğru, en mutlu, en huzurlu yola ulaştırır. Çünkü uğurda görülecek
acı gibi görünen olaylar vazgeçmeyi değil, daha sağlam olarak davaya sarılmayı
sağlar.
Sözün özü ise, bu dünyaya geleceğimizi bilmiyorduk,
getirildik. Sürprizlerle dolu hayat yaşıyoruz. Rahat ve huzurlu olmanın tek
yolu bize yaşattırılan hayattan razı olmak. O zaman acı gibi görünenler
olgunlaşma vesilesi olarak görülür. Olgun olmayan hiçbir şey dikkat çekmez ve
lezzetsizdir. Yaşlanmak değil, olgun olmak önemlidir. İnsanı insan yapan
vasıfları bilmek yeterlidir inşaAllah. Bununda kaynağı hepimizce malum…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder