24 Ocak 2014 Cuma

BU DÜNYADA NEDEN VARIZ?

Bu dünyada neden varız?

Bizden ne isteniyor?

Nereye gidiyoruz?

Buraya cennetten geldik inşaAllah? Çünkü babamız dediğimiz Hz. Adem (as) cennetten bu dünyaya, cennetin lezzetini daha keskin almak için gönderildi. İmtihan denilen şey; kurs bir anlamda. Yani tatbikat mı diyelim. Burada hoşumuza gitmeyen pek çok kurs göreceğiz ki, cennetin lezzeti anlaşılsın. Bu gözle görülen her olay inanan için dert değil deva olarak görülür.

 Allah’ın varlığına ve birliğine inanan herkes cennetle müjdelenmiştir. Sadece bizden bu dünyaya gönderildiğimiz, bu kadar güzel nimetlerle donatıldığımız ve gideceğimiz sonsuz güzellik yurdu cennet için teşekkür isteniyor. Bize yiyecek sunan ya da ikramda bulunan bir insana teşekkür ederken, ikramın gerçek sahibini görmezden gelmek olacak şey değildir. Çok da kolay; sadece yaşadığının farkında olmak, yaşattırıldığının farkında olmak. Dünya hayatının bize sunduklarına aldanmayıp, gereği gibi mutlu, neşeli, iyi insan olarak yaşayıp, güzel ahlakla yaratıcıya kavuşmak.

Elbette bizi bu dünyaya gönderip, çeşitli, sayamayacağımız nimetleri misafirhane misali var eden, muhakkak ki daha güzelini hazırlamış, karşılamak için bizi bekliyor. Çünkü bu sözleri dahi düşündürüp kağıda döken aklı veren, elbette ki akıldan geçenleri ve geçiremeyeceğimiz güzellikleri vermeye kâdirdir.

   Öyleyse bu Yüce Varlık kimdir? Acaba bize anlatıldığı gibi midir? Bu dünyayı sevgi üzerine yaratan asla anlatılanlar gibi yanlış eksik değil, güzellik, sevgi, neşe, huzur içinde yaşamamızı isteyen bir zat olmalı tabii. O zatı da en doğru kaynaktan öğrenmektir insandan istenen. İnsanların ne dediği değil Yaratıcının ne dediği doğru olandır. Ve dikkat edilirse asla mutsuz edecek, ümitsizliğe sürükleyecek bir bilgi bulunmaz. Şu muhteşem dünyayı birde yaratıcının gözüyle, ve doğru şekilde inceleyelim. Ve tüm dünya aynı ve yanlış fikirlerle bir yöne gitse, tek kişi de kalsak diğer yöne yani doğru yöne gitmekten asla vazgeçmeyeceğiz.

Kişi kendi olmak istiyorsa eğer, ona insanlarca gösterilen yöne değil, ona hayat verenin dilediği yöne yürümek, hem kendine güven hem de sonsuz güzellik yurdunu kazandırır. 

Akıllı insan, aklı vereni merak eder ve istenen güzellikleri yerine getirir. Birilerinin cebine koyup aklımızı, “o ne derse doğrudur” mantığını bir kenara kaymak gerekiyor. Her kişiye gereken aklı, Yaratıcı vermiş ve her kişinin kendi aklından sorumlu olduğunu söylemiştir.

Yıllarca eğitim görüp, onlarca kitabı okuyan beyinler, en doğru bilgiden yoksun bırakılmış olabilir. Öğrendiği tüm ilim dallarının Allah’ın yarattığı birer fen ilmi olduğunu bilmesi bile çok büyük bir bilgidir.

İnsan sevdiğine kıyabilir mi? Allah da bizi sevdi ki bu dünyayla tanıştırdı.  Belli ki daha güzel bir dünya hazırlıyor. Biz de hazırlıksız olmamak için gideceğimiz yer hakkında bilgi edinelim. İnsan tatile giderken bile broşürleriyle gideceği mekanı, manzarayı tanıyıp, kullanabileceği eşyaları hazırlar. Bu dünya misafirhanesine davet edildik, “razıyız” dedik. Biz de ev sahibine gereken nezaketi gösterelim.

Bu kadar sanatlı dünya, bu kadar sanatlı bedenimiz elbette farkına varıp ince ince düşünüp izlemekle anlaşılabilir. Sanat varsa sanatçı da vardır. Öyleyse ince sanatı derleyen Yüce yaratıcı kendisi nasıl güzeldir?

İnsan sevmek için tanımak ister. Bilgiyi doğru kaynaklardan öğrenmek çok önemli. Eğer kişi doğruya ulaşmak isterse Allah ona doğruyu yanlışı ayıracak üstün aklı verir. Sağlam olmak, azimli olmak için kişinin doğru kaynaktan kendi edindiği bilgiler çok önemlidir. Bir de doğruyu buldu mu artık, onu inşaAllah kimse durduramaz. Ve tüm doğru yolları ona açar hiç şüphemiz olmasın.

Sabır, gayret ve azim çok önemlidir. Azimle hırsı karıştırmamak lazım. Hırs hızlı gelir daha bir hızla gider. Ama azim insanı sonunda en doğru, en mutlu, en huzurlu yola ulaştırır. Çünkü uğurda görülecek acı gibi görünen olaylar vazgeçmeyi değil, daha sağlam olarak davaya sarılmayı sağlar.

Sözün özü ise, bu dünyaya geleceğimizi bilmiyorduk, getirildik. Sürprizlerle dolu hayat yaşıyoruz. Rahat ve huzurlu olmanın tek yolu bize yaşattırılan hayattan razı olmak. O zaman acı gibi görünenler olgunlaşma vesilesi olarak görülür. Olgun olmayan hiçbir şey dikkat çekmez ve lezzetsizdir. Yaşlanmak değil, olgun olmak önemlidir. İnsanı insan yapan vasıfları bilmek yeterlidir inşaAllah. Bununda kaynağı hepimizce malum…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder