29 Kasım 2013 Cuma

AHİR ZAMAN ÜZERİNE HİKMETLİ AÇIKLAMALAR

BARIŞ ADINA VAHŞİYANE SLOGANLAR ATMAK MAKUL DEĞİLDİR



BARIŞIN ÖZEL BİR DİLİ VARDIR. BARIŞIN DİLİNDE KIZDIRICILIK OLMAZ. ÖFKEYİ TAHRİK OLMAZ. KABADAYI ÜSLUBU OLMAZ. KURAN’IN AĞIRBAŞLI, OLGUN, ASİL ÜSLUBUYLA YAKLAŞMAK LAZIM. 

Yeşaya 65:25

Kurtla kuzu birlikte otlayacak, Aslan sığır gibi saman yiyecek. Yılanın yiyeceğiyse toprak olacak. Kutsal dağımın hiçbir yerinde Kimse zarar vermeyecek, yok etmeyecek." Böyle diyor RAB.

“Kurtla, kuzu birlikte otlayacak.” En zalim insan bile kuzu gibi olacak, onlarla birlikte olacak anlamına geliyor. “Arslan sığır gibi saman yiyecek.” Yani o parçalayıcı vasfını kaybediyor; makul, zararsız hale geliyor ama Tevrat’ın tabii müthiş güzel bir dili var. Cenab-ı Allah öyle güzel bir dille anlatmış. “Yılanın yiyeceği ise toprak olacak.” Hayvan yutmuyor, zarar vermiyor. Sistem değişiyor. Var ya sokakta ezen ezene sistemi. Bu ezen ezene, vahşi kapitalist sistemin eleştirisi. Hani büyük balık küçük balığı yutar falan derler ya, onun ortadan kalkacağını söylüyor.


AYET AÇIKLAMALARI:

Şuara Suresi, 79. ayet


"Bana yediren ve içiren O'dur;" 
Yemek yediğimizde, mesela bir şey içtiğimizde Allah içirir. “Ben içtim” dersen olmaz. Bu şirk olur. Allah içirdi. Bak; "Bana yediren ve içiren O'dur;" Suyu içiren de Allah’tır, yemeği yediren de Allah’tır.

Şuara Suresi, 80. ayet

"Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur;"
Doktor değil, ilaç değil, Allah şifayı verir. Çünkü hastalığı yaratan da Allah, ilacı yaratan da Allah. Buradaki şirk zıddı üslubu görüyor musunuz? İnsanlar zannediyor ki şirk sadece puta tapma. Değil. Her şeyi Allah’ın yaptığını sürekli bileceksin. Aksi şirk olur. Ama her şeyi, aklına gelen her şeyi Allah’ın yaptığını bileceksin. “Bunu yaptığınızda dünya hakimi yapacağım sizi” diyor Allah, Nur Sûresi’nin 55. ayetinde. Allah, “Eğer her şeyi benim yaptığımı kabul ederseniz, akla gelen her şeyi tamamen benim yarattığıma inanırsanız samimi olarak, o zaman söz veriyorum dünya hakimi edeceğim sizi” diyor. “Sayınız az da olsa.” İsterse on kişi olsun. Tevrat’ta da buna dikkat çekilmiştir. İsterse on kişi olsun dünya hakimi yapacağım, diyor Allah.

Şuara Suresi, 81. ayet

"Beni öldürecek, sonra diriltecek olan da O'dur,"
Adam diyor ki, “Falanca öldürdü”. Yok, öldüren Allah’tır. Dirilttiğinde, dirilten de Allah’tır.

Şuara Suresi, 82. ayet

"Din (ceza) günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum da O'dur;"
Bak, garanti vermiyor, umduğum diyor. Hz. İbrahim (a.s) bunu söylüyor. Adam ne diyor; “Evliya o, cennete gitti” diyor. Bazı hocalar söylemiyorlar mı? Adam öldü, “Cennete gitti mübarek, şu an cennette” diyor. Hz. İbrahim (a.s) diyor bak, dikkat et; "Din (ceza) günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum da O'dur;" Emin değilim, diyor. “Umduğum O’dur.” Ama tabii sonra Cenab-ı Allah Hz. İbrahim (a.s)’a vahyetmiştir. “Halilim” diyor Cenab-ı Allah Kuran’da. Cennetlik olduğunu anlıyoruz. O anda ama öyle söylüyor. Sonra vahiyle bildiriliyor cennetlik olduğu.

Şuara Suresi, 83. ayet

"Rabbim, bana hüküm (ve hikmet) bağışla ve beni salih olanlara kat;"

"Rabbim, bana hüküm (ve hikmet) bağışla” Yani güzel hüküm ver. Mesela şunu şuraya koyun, bunu buraya götürün, şunu şöyle yapın. Hüküm ve hikmet, güzel konuşma. Özlü, kısa, net, klas konuşma. “ve beni salih olanlara kat;" Samimi olanlara kat. Samimi ne demek? Alabildiğine candan vicdanıyla hüküm veren insan.


Şuara Suresi, 84. ayet

"Sonra gelecekler arasında bana bir doğruluk dili (lisan-ı sıdk) ver." 
İşte namazların sonunda dua vardır Hz. İbrahim (a.s)’a. “ve ala ali İbrahim..” Hz. İbrahim (a.s)’ın aline dua ediyorsun namazın sonunda her oturuşta. "Sonra gelecekler arasında bana bir doğruluk dili (lisan-ı sıdk) ver." Bu duasını kabul etti Cenab-ı Allah inşaAllah.

Şuara Suresi, 85. ayet

"Beni nimetlerle-donatılmış cennetin mirasçılarından kıl,"
Bunu da kabul etti Cenab-ı Allah. Cennet istedi Allah’tan, onu da verdi.

Şuara Suresi, 86. ayet

"Babamı da bağışla,” Bak dinsiz babası, imansız, Allah’sız, kitapsız. Ne diyor? “Babamı bağışla.” Şefkatle yaklaşıyor. Kin ve nefretle, saldırgan bir üslubu yok. “çünkü o şaşırıp sapanlardandır." Şaşırdı, saptı diyor.

Şuara Suresi, 87. ayet

"Ve beni (insanların) diriltilecekleri gün küçük düşürme,"
“Beni mahcup etme Yarabbi” diyor. Bunu da Allah kabul etti. Bilakis, “Halilim” diyor Cenab-ı Allah.

Şuara Suresi, 88. ayet

“Malın da, çocukların da bir yarar sağlayamadığı günde."
Bazıları var ya, malıyla, çocuklarıyla bayağı hava yapıyor, sükse yapıyor. “Hiçbir yarar sağlamaz” diyor.

Şuara Suresi, 89. ayet

"Ancak Allah'a selim bir kalp ile gelenler başka."
Selim bir kalp, temiz, dürüst bir kalple gelenler başka.

Şuara Suresi, 90. ayet

“(O gün) Cennet takva sahiplerine yaklaştırılır.
Yakın geliyor. Görüntü yaklaşıyor.

Şuara Suresi, 91. ayet

“Cehennem de azgınlar için sergilenir.”
Allah bir anda gösteriyor cehennemi, hepsi görmeye başlıyorlar.

Şuara Suresi, 92. ayet

“Ve onlara: ‘Tapmakta olduklarınız nerede?’ denilir;”
Soruluyor.

Şuara Suresi, 93. ayet

"Allah'ın dışında olan (ilah)lar; size yardımları dokunuyor mu, veya kendilerine yardımları oluyor mu?”
Bak, aynı sorgulama yöntemiyle Allah da soruyor. Kendilerine cevap verdirtiyor. Hz. İbrahim (a.s) da onlara cevap verdiriyor. Kendi münasebetsizliklerini, kendi anormalliklerini kendilerine söyletmek. Yani ikrar ettirmek. 


21 ARALIK’TA KOVA BURCU HAKİMİYETİ OLUYOR, MEHDİYET’İN HAKİMİYETİ. YANİ O RUHANİ ELEKTROMANYETİK ALANIN İÇERİSİNE GİRECEK DÜNYA. DECCALİYETİN ELEKTROMANYETİK ALANI KALKIYOR. ONUN YERİNE MEHDİ (AS)’IN ELEKTROMANYETİK ALANI DÜNYAYI KAPLAYACAK. Bunu hissetmeye başlayacaksınız. Bunu göreceksiniz. Yani bedenlerinizde, ruhunuzda hissedeceksiniz saat 24:00’den itibaren hissedersiniz. Yani deccaliyetin insanların üzerindeki negatif elektriği kalkacak, bitiyor. Artık Kova burcunun, Mehdiyet’in ruhani alanı dünyaya hakim olacak. Allah “Hadi” ismiyle artık tecelli ediyor. Dalalete düşüren ismi vardır Allah’ın, o kalkıyor. Onun yerine artık Hadi ismi, tek yönlü olarak Hadi ismi hakim olacak inşaAllah.

HZ. MEHDİ (AS) HAKKINDA HADİS AÇIKLAMALARI :  

Emir’ul- Muminin Hz. Ali (a.s), Resulullah (s.a.v)’den şöyle nakleder: “İbadetlerin en üstünü Mehdi (as)’nin zuhurunu beklemektedir.” Resulullah (sav) söylüyor. Yani İttihad-ı İslam’ı, Müslümanların birliğini beraberliğini, başlarına bir lider geçmesini.

İmam-ı Sadık (as) şöyle buyurmuştur: “Kim, biz Ehl-i Beyt’in velayetiyle kurtuluşu bekler bir halde ölürse, Kâim’in (Mehdi (as)’nin) ordusunda yer alan kimse gibi olur.”
Yani insan Mehdi (as)’a talebe olma niyetiyle ölür de canını Allah’a teslim ederse Mehdi (as)’ın ordusunda yer alan kimse gibi aynı sevabı alır diyor. Niyet etmek çok önemlidir. Mehdi (as)’ı aramak, Mehdi (as)’ı sevmek, onun yaşadığını biliyorsa eğer ona teslim olduğunu ve ona canı gönülden bir muhabbetle sevgi duyduğunu ruhunda yaşamak. Böyle olursa aynı Mehdi (as) ordusunda ömür boyu mücadele etmiş gibi sevap kazanır diyor Peygamberimiz (sav).

Hz. Resulullah (s.a.v), “Zuhurundan önceki dönemde, gaybet döneminde” Yani görünmediği, halkın daha bilmediği, hapsedildiği yahut kendi gizlendiği dönemde diyebiliriz. “Hz. Mehdi (as)’nin varlığının ne gibi bir faydası olacaktır?” Yani gizli, ortada yok, göremiyorsun ama varlığının ne gibi bir faydası olur diye Peygamberimiz (sav)’e soruyorlar. Resulullah (sav) şöyle diyor, ferman buyuruyor:
“Beni peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki insanlar, gaybet döneminde, Mehdi (as)’ı göremedikleri dönemde bulutların arkasında kalan Güneş’ten faydalandıkları gibi ondan -Hz. Mehdi (as)’dan- faydalanırlar.” Yani Güneş geliyor, aydınlık ama Güneş’i göremiyor. Bulutun arkasına saklanıyor. Ama yine aydınlık ortalık. O aydınlığın sebebi Mehdi (as) zaten, diyor. Yani görmesen bile o aydınlıktan sen istifade ediyorsun, diyor. Ama çıktığında zaten görürsün, diyor Peygamberimiz (sav).

“İmam Sadık (a.s)’dan İmam Zeyn’ul- Abidin (a.s)’ın şöyle buyurduğu nakledilmiştir: Eğer İmam Mehdi (as) olmazsa Allah’a (hakkıyla) ibadet edilmez.” diyor ahir zamanda. Yani deccal her yeri kaplar diyor, Mehdi (as) hakkıyla ibadete vesile olacaktır diyor.

Cehennem tabaka tabakadır. Bazı insanlar vardır, Allah’ı inkar eder ama hiçbir kimseye kötülüğü olmaz, ama evrimci. Öyle bir ortam oluyor, fakat kötü mahalleler, soğuk mahalleler. Nimeti Allah yarattı demiyor ya, bütün nimetlerin alındığı bir ortamda yaşatıyor Allah. Onun inancına uygun bir hayat yaşatıyor. Ama ateşte de yakmıyor. Sadece duruyor. Sıkılmayla Allah bunaltıyor onları. Biz nasıl televizyonda haberleri seyrederken güzel bir yer gördüğümüzde imreniyoruz, kötü bir yer gördüğümüzde de Allah’a sığınıyoruz. Onlar da sürekli televizyondan bakar gibi cennet ehlini görüp, kıyas yapıp onun sıkıntısını çekecekler, sürekli bunalacaklar. Bazı kişiler var, Allah’a, dine inanıyor ama İslam’ın hükümlerini hiç yapmıyor. Kavgacı, dedikoducu. Cehennemde de sürekli bunlar kavga ediyor, ayette açıklanmış. Suçu ağır olmayanlar, onlar yanmaz ateşte. HERKES CEHENNEMDE YANMAZ. SUÇUNUN DERECESİNE GÖRE YAPILIR, TABAKA TABAKADIR. MESELA MÜNAFIKLAR CEHENNEMİN EN AŞAĞI TABAKASINDADIR. ONLARA ÇOK ŞİDDETLİ AZAP YAPILIYOR. ÇOK ÜST TABAKADA CEHENNEMİN SAKİN TABAKALARI VAR AMA SIKINTIYLA ALLAH ORADA AZAP YAPIYOR. Dümdüz çöl gibi bir ortam oturuyor. Dedikodu yapıp oturuyor. Yüz bin sene geçiyor, bunalıyor, sıkıntıdan delirecek böyle. Çünkü dine önem vermemiş, Allah’a, dine, İslam’a önem vermemiş, gereksiz görmüş. Müslümanlarla alay etmiş. Birbirleriyle dalaşıyorlar. O kendisini cehenneme kimin düşürdüğünü arıyor. Birbirlerini dövüyorlar, birbirlerini kovalıyorlar, cehennem mahallelerinde onların meşguliyeti bu. “Cennet ehli de güzel bir meşguliyet içindedir” diyor Allah ayette. Ölmek de istemiyor bunlar zaten. Allah’ı kabul et. Etmiyor. Bir kısmı, “Bizi gönder Yarabbi, çok mükemmel olacağız” diyor. O zannediyor ki, imtihandaki o ortam kalkacak geri gittiğinde. O şartlarda gideceğini zannediyor. Halbuki unutturulup gönderilir o. Allah, gitseler yine aynı şeyi yaparlar diyor. Çünkü o ahirete gitse, tekrar gönderse Allah dünyaya, rüyasında gördü kabul etse adam, “Ne kadar korkunç bir kabus gördüm” diyor. Aynı azgınlığıyla devam eder. Vazgeçmiyor.

DERİN İMAN

Derin iman, en büyük nimet odur. Tevekkül ve derin iman. Çünkü Allah insanları imtihan eder, birçok şeyle imtihan eder. Zaman zaman eğilip bükülenler oluyor, çok büyük hatadır. ALLAH’A HÜSN-Ü ZAN HİÇBİR ZAMAN İÇİN YOK EDİLMEZ. ALLAH HİÇBİR ZAMAN TARTIŞMAYA AÇILMAZ. ÖYLE BİR AŞKLA BAĞLANILIR Kİ HİÇBİR ŞEKİLDE ALLAH’A OLAN HÜSN-Ü ZAN VE SEVGİ BIRAKILMAZ. BİR AN DAHİ OLMAZ. Bazı insanlar bazen sıkıştıklarında kafalarında Allah’ı tartışmaya açarlar. Sonra düzeliyor ama o aradaki tahribat ... Çok yazık. Sonra onun hikmetlerini görüyor, sonra onun anlamını görüyor, pişman oluyor. ALLAH HİÇBİR ZAMAN İÇİN BIRAKILMAZ. HİÇBİR ZAMAN İÇİN HÜSN-Ü ZANDAN VAZGEÇİLMEZ CENAB-I ALLAH’A KARŞI.

MEHDİ (AS) SEVGİ İNSANIDIR. ZULÜM KİLİDİNİN ANAHTARIDIR, ONU ÇÖZER, İNSANLAR O ZULÜM ZİNCİRLERİNDEN KURTULUR.


ŞEHİTLERİMİZ:

Şehitler seyrediyorlar, cennet ehli seyrediyor. KIYAMETİ NASIL SEYREDİYORLAR, BİLİYOR MUSUN? BÖYLE GÜZEL DÖŞEĞE UZANIYOR, SÜSLÜ CENNET YASTIKLARINA. EKRANDA BÖYLE DÜNYA TOZ DUMAN OLUYOR. “OH” DİYOR, “ELHAMDÜLİLLAH” DİYOR, “YARABBİ, ŞANIN NE YÜCE” DİYOR. ALLAH BÖLÜM BÖLÜM GÖSTERİYOR. AMERİKA’YI AYRI GÖSTERİYOR, ALMANYA’YI AYRI GÖSTERİYOR. MAHALLELERE, SOKAKLARA HER YERE ZOOM YAPILIYOR AHİRETTE. TEK TEK HEPSİNİ GÖRÜYOR İNSANLAR. ALLAH’A HAMD EDİYORLAR. SEYREDİLEN BUDUR. ONDAN SONRA BİTİYOR. ZATEN ÇOK KISA SÜRER KIYAMET. BUDUR, HEPİNİZ GÖRECEKSİNİZ DEDİĞİ BU.
Cenab-ı Allah müminleri cennete koyacak. MÜMİNE CEHENNEM HARAMDIR. CEHENNEMİ DE TELEVİZYON EKRANI GİBİ SEYREDİYOR MÜMİNLER. Nasıl biz televizyonda istediğimizde istediğimiz kanalı açıyoruz, istediğimiz görüntüyü izliyoruz inşaAllah, o şekilde görürüz. AMA KIYAMETİ BÜTÜN MELEKLER, BÜTÜN İNSANLAR, BÜTÜN ERVAH, CENNET EHLİ HEPSİ GÖRÜRLER. 


DÜNYANIN BAŞINA GELEN BELA SEVGİSİZLİKTİR
DÜNYANIN BAŞINA GELEN BELA SEVGİSİZLİKTİR, SEVGİSİZLİĞİ NORMAL KARŞILIYORLAR. SEVGİSİZLİK CEHENNEMDİR. Sevgisizlik çok korkunç bir şey. Birçok insanın kalbine nefret oturmuş. Çok çirkindir nefret ehli. Kendileri de cehennem hayatı gibi hayat yaşıyorlar, çok büyük akılsızlık ediyorlar. Bir de kalitesizlik. SEVGİSİZLİK KALİTESİZLİĞİ, KALİTESİZLİK SEVGİSİZLİĞİ GETİRİR. KALİTESİZ ORTAMDA SEVGİSİZLİK ÇABUK GELİŞİR. SEVGİSİZ ORTAMDA DA KALİTESİZLİK GELİŞİR. SEVGİYLE KALİTE İÇ İÇEDİR. 


ŞEYTAN DENİLEN BİR NEGATİF GÜÇ VAR AMA ETKİSİ ZAYIF.

ASIL OLAN; BİZ EĞER VİCDANIMIZI KULLANIRSAK, AKLIMIZI KULLANIRSAK ALLAH BİZE, SÜREKLİ VİCDANIMIZA VAHYEDER. MESELA BİZ BİR ŞEY YAPARKEN EĞER O YANLIŞSA BİZE BİLGİ OLARAK GELİR O. İLHAM EDİLİR. KALBİMİZE İLHAM OLUR. O BİLGİYE DİRENİRSEK VİCDANSIZLIK YAPMIŞ OLURUZ. EĞER DİRENMEZ DE UYGULARSAK VİCDANIMIZA UYMUŞ OLURUZ.

NAMAZ ALLAH İÇİN KILINIR!

Namaz jimnastik gibi olur mu? Kıyam ediyorsun Allah’a, melekler de kıyam ediyorlar. Allah’a karşı bu bir saygı, teşekkürünü ifade ediyorsun. Rüku ediyorsun, orada gururunu kabul etmiyorsun, Allah’a kulluğunu ifade ediyorsun belini eğip, jimnastikle ne alakası var? O çok az hareket yani üç beş kere doğrulup kalkmak o. Günde onun bin misli hareket var. Secde; gururunu hiç yerine koyuyorsun. Cenab-ı Allah’a eğiliyorsun. Bazıları diyor ki; “Spor faydası da oluyor.” Sporla ne alakası var? Gün içinde insan değil mi bir şey düşüyor, alıyor, kalkıyor, hareketli oluyor. Yüzlerce hareket yapıyorsun. Sporla alakası yok onun, jimnastikle de alakası yok. Orada tevazunu gösteriyorsun. Allah’a teşekkür etmiş oluyorsun. Sana birisi iyilik yapsa mesela getirdi sana bir kalem hediye etti. Teşekkür edersin. Sonra getirdi sana saat hediye etti. Sükût. Arkasından yemek yedirdi. Sükût. Elbise aldı. Sükût. Bunun mantığı var mı? Teşekkür ettikçe sen deşarj olursun. Rahatlarsın. Değil mi? Allah’ın nimetlerini her gün görüyorsun. HER GÜN ALLAH’I ZİKRETMEK, HER GÜN ALLAH’A TEŞEKKÜR ETMEK KALBİ FERAHLATIR. O BİR SEVGİ, SEVGİ GÖSTERİSİ. “Yarabbim, sana teşekkür ediyorum” diyor, “Teşekkür ederim” diyor. Ertesi gün yine teşekkür ediyorsun. ALLAH SANA NİMET VERMEKTEN BIKMAZ. SEN DE ALLAH’A TEŞEKKÜR ETMEKTEN BIKMAYACAKSIN. ALLAH SENİ SEVMEKTEN BIKMAZ, SEN DE ALLAH’I SEVMEKTEN BIKMAYACAKSIN. Ne güzel Allah’a her gün teşekkür etmek. Namaz çok büyük bir nimet. Namaz güzelliktir. Namaz ferahlıktır. NAMAZ ALLAH’A TEŞEKKÜR, SEVGİ GÖSTERİSİ. Güzel kokuyu seviyorsun, güzel kokudan bıkıyor musun? Allah’tan bıkılır mı? Allah’a teşekkürden bıkılır mı? Allah’a sevgiden bıkılır mı? Değil mi? Bir nimet. Ne güzel. Sevgiliden bıkılır mı? Namaz şart, Müslüman’ın ayrılmaz parçası namaz. NAMAZ MÜSLÜMAN’DAN KOPAMAZ. MÜSLÜMAN’LA NAMAZ YAPIŞIK, BİRLİKTE NEFES ALIP VERMEK GİBİ, KALP ATIŞI GİBİ. Allah’a teşekkür etmeden yaşanır mı? Allah’a sevginin ifadesi, teşekkürün ifadesi.


28 Kasım 2013 Perşembe

SAYIN MUHAMMED ADAN OKTAR'DAN AÇIKLAMALAR

KURAN'I REHBER EDİNMEK

AKLI BAŞINDA BİR İNSANIN REHBERİ KURAN’DIR. KURAN’DAN ÇIKTIN MI AKLIN DA GİDER ALLAH ESİRGESİN. KURAN’LA HAREKET ETTİN Mİ BAŞARI KESİNDİR. Ayette onu Allah defaatle açıklıyor. Kesin başarılı olursunuz diyor Allah. Ama sabırlı, azimli olarak Kuran’a tabi olacak.

Allah hiç kimseye zulmetmez. MÜMİNLER DE HİÇBİR ŞEKİLDE CEHENNEME GİTMEZ. Ama cehennemden korkacak mümin. Cehennem azabından çekinecek. AMA TEKRAR SÖYLÜYORUM; BİR MÜMİN ASLA VE KESİNLİKLE CEHENNEME GİTMEZ. ALLAH’A SAMİMİ İMAN EDEN BİR MÜMİN CEHENNEME GİTMEZ. CEHENNEMİ SEYREDER AYRI, GÖRÜR, DUYAR, HABERLERİNİ ALIR AMA CEHENNEME GİTMEZ. ARAZİSİNE GİDER, GÖRÜR AMA ACI ÇEKMEZ.  

SEVGİ İÇİN İRADE KULLANMAMIZA GEREK YOK.

 ALLAH FITRATIMIZDA ZATEN BİZE SEVGİYİ VERMİŞTİR. SADECE SAMİMİ OLACAĞIZ, VİCDANLI OLACAĞIZ. Biz bir kediyi görünce sevelim diye uğraşmıyoruz ki zaten adama tahammül bile zor oluyor şekerliğinden, değil mi? İnsanın içi bir hoş oluyor. Mesela bir tavşan insana baktığında sevelim diye insan uğraşmıyor. Allah onu şiddetli etkileyici yapmış. Mesela kadınlar, çocuklar çok çok güzeldirler. Baktığımızda biz çiçeğe, sevelim diye uğraşmıyoruz. Çiçek kendini hemen sevdiriyor zaten. Gül kokusunu biz sevelim diye uğraşmıyoruz ki, gül kokusu kendini sevdiriyor. Sadece vicdanlı ve samimi olacağız o kadar.

DECCAL İNSANLARI SEVGİDEN VURDU.

MERHAMETTEN VE ŞEFKATTEN VURDU. İNSANLARIN ASIL RUHUNU RAHATLATAN, ASIL RUHLARINI GÜZELLEŞTİREN YÖNLERİ ELLERİNDEN ALDI. İNSANLARIN RUHLARINI KARARTTI VE SİMALARINI KARARTTI. İNSANLARIN EŞGALLERİ DE BOZULDU, RUHLARI DA BOZULDU GENİŞ ÇAPLI OLARAK. DECCAL’İN BU BELASINI MEHDİ (AS) KISA SÜREDE RAHMET YAĞMURU GİBİ DÜZELTECEK, İNŞAALLAH. MÜSLÜMANLARIN MANEVİ LİDERİ OLARAK ORTAYA ÇIKTIĞINDA HER SÖZÜ HER KELİMESİ HER GÜN DÜNYAYA NUR YAĞDIRACAK. SÖZÜN EN GÜZELİ, SANATIN EN GÜZELİ İNSANLARIN KARŞISINDA OLACAK, İNŞAALLAH.  

HZ. HIZIR (AS)

HIZIR (AS), HÜKÜMETLERİN KURULMASINDA YARDIMCI OLUR. YANİ KARAR ALMADA, UYGULAMADA VE İCRADA GÖREVLİDİR. ÇEŞİT ÇEŞİT ŞEKİLLERDE, ÇEŞİT ÇEŞİT HALLERDE HEM TOPLUMU YÖNLENDİRECEK OLAYLARDA HEPSİNDE GÖREV ALIR, İNŞAALLAH. KİMSENİN DE RUHU BİLE DUYMAZ, HABERİ BİLE OLMAZ. 

GÜZEL, İYİ İNSANLARA FELAKET GELMEZ. 

BENDEN BİR SIR. ZOR ANLAR YAŞATIR ALLAH, HİÇ KORKMASINLAR, İLLA Kİ HAYIRDIR. Hatta diyor, “Mümin deccalle karşılaştığında gözünü yumsun, hiç etkisinin olmayacağını görecektir.” diyor. Yani Allah’a tevekkül etsin anlamında. “Bir de bakacaktır ki yok olacak.” diyor. Deccal saldırır, küfreder. Allah yaratır onu. Sırf Müslümanları imtihan etmek için nimet olarak getirilir. İnsanlar bela olarak geliyor zannediyor. Hayır, Allah tarafından özel olarak yaratılıyor. Şaşırtıcıdır, bazı insanlar göz göre göre deccale uyar. Allah tarafından yaratılır. Allah Kuran’da belirtiyor, “Biz istemeseydik yapamazlardı.” diyor Allah. Ne demek? “Ben yaratıyorum” diyor. Onun için her imtihanı sevinçle karşılayıp, hayırla karşılayıp onun hakkını tam vermek lazım. İMTİHAN GELDİ Mİ NUR GELDİ DEMEKTİR. YAĞMUR GİBİ SANA SEVAP GELECEK. YANİ ALTIN ARABASI GELDİ DEMEKTİR. GEMİYLE SAHİLİNE ALTIN GELDİ DEMEKTİR. Ne kadar doldurursan iyidir o anda. Altın dolu gemi geliyor, adam kaçıyor. Kaçma. Çok fazla sevap alırsın. Şeytan’dan Allah’a sığınırım, “Her zorlukla beraber kolaylık vardır.” diyor Allah.  


SEVGİSİZLİK DÜNYAYI MAHVETTİ

SEVGİSİZ İNSANLAR HELAK OLACAK, SEVGİSİZ İNSANLAR KAYBEDECEK. SEVENLER DÜNYA HAKİMİ OLACAK. Sevenler cennette en güzel hayatı yaşayacaklar. Sevenler Allah dostudur. Sevgisizler şeytanın dostudur. SEVGİSİZLERDEN ALLAH İÇLERİNDEKİ BÜTÜN İYİ MEZİYETLERİ ALMIŞ. SADECE KÖTÜ MEZİYETLERİ BIRAKMIŞ ONLARDA. SEVGİSİZLERE ENANİYET KALMIŞ, BÜYÜKLÜK HİSSİ KALMIŞ, EKABİRLİK KALMIŞ, APTALLIK KALMIŞ, NURSUZLUK KALMIŞ, İTİCİLİK KALMIŞ. EZİKLİK VE PİSLİK KALMIŞ, KORKU KALMIŞ. SEVENLERE DE NUR, BEREKET, BOLLUK, İYİLİK, GÜZELLİK, NEŞE, SEVİNÇ, ALLAH’IN RIZASI, RAHMETİ VE CENNET, MAŞAALLAH.

HZ. İSA MESİH (AS)

İsa Mesih dünyada bir siyasi denge faaliyeti yapıyor izlenimi veriyor ama çok örtülü bir çalışma olduğu da hissediliyor. Ne zaman anlaşılır? 2021’lerde çok netleşir, inşaAllah. 

İsa Mesih talebeleriyle namaz kılan, çok dikkatli yaşayan, daha çok siyasetçi ve askerlerden talebesi olan, ama direk talebeleriyle o tarzda görüşmeyen, yani yakın talebeleri kanalıyla onlarla görüşen bir konumda. Yani İsa Mesih doğrudan talebeleriyle görüşmüyor şu an. Asıl talebelerinin lideri olan kişilerle görüşüp onlar kanalıyla bağlantı kuruyor. Dünya siyasetine yön veriyor, inşaAllah.


TIPTA, HAYVAN DOKUSU KULLANIMINA İŞARET EDEN KURAN MUCİZESİ

Bakara Suresi, 72-73. ayetler

Hani siz bir kişiyi öldürmüştünüz ve bu konuda birbirinize düşmüştünüz. Oysa Allah, gizlediklerinizi açığa çıkaracaktı. Bunun için de: "Ona (cesede, kestiğiniz ineğin) bir parçasıyla vurun" demiştik. Böylece, Allah ölüleri diriltir ve size ayetlerini gösterir; ki akıllanasınız.
Şimdi de mesela dananın etinden, kalbinden parça alınıyor. Kapakçık, kalp kapakçığı takılıp ölü diriltiliyor. Burada da ne diyor? Sığırın bir parçası ile ölüye dokunuluyor ve ölü diriliyor. Şu anda da zaten kalbi duran adama kalp kapakçığı alınıyor sığırdan, takılıyor ve adam diriliyor. Kuran bu mucizeye dikkat çekmiş.  



BAĞNAZ ZİHNİYETE SAHİP İNSANLAR
ŞEYTANİ BİR DETAYCILIKLA DİNDEN UZAKLAŞIRLAR


Bakara Suresi, 67. ayet

Hani Musa kavmine: "Allah, muhakkak sizin bir sığır kesmenizi emrediyor" demişti. "Bizi alaya mı alıyorsun?" dediler. (Musa) "Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım" dedi.
Bu ayetin özetle anlatmak istediği, bağnaz insanların detaycılıkla nasıl o yobazlık ruhuna büründükleridir. Yobazların detaya ne kadar girmek istediklerini, detaya girdikçe de İslam’dan ne kadar uzaklaştıklarını, şeytanın ifasıyla dini zorlaştırıp dini içinden çıkılmaz hale getirerek şeytana nasıl hizmet ettiklerini anlatıyor o ayette. Yani o devirde Musevilerin bir kısmı bağnaz yobazlar.


AKLIN ALAMETİ HAYIRLARDA YARIŞMAKTIR

“Onun duasına icabet ettik” hep duaya icabet var. Görüyor musun? Allah’tan. “Kendisine Yahya'yı armağan ettik, eşini de doğurmaya elverişli kıldık.” Allah diyor ki yani “İstersem sağlığınızı da değiştiririm, gençleştiririm sizi, güzelleştiririm.”“Gerçekten onlar hayırlarda yarışırlardı,” aklın alameti hayırlarda yarışmak. Ne yapıyoruz mesela? Kitap yazdık bir tane, “Ben iki tane kitap yazacağım” diyor, öbürü diyor ki “Ben üç tane yazacağım”, öbürü, “Dört tane yazacağım” diyor. Hayırlarda yarışıyor. Bu aklı açar. Hayırlarda yarışmanın, hayır rekabeti yönündeki rekabet aklı açar. Bereket getirir, nur getirir, güzellik getirir. “…umarak ve korkarak bize dua ederlerdi.” Bak umuyor. Ümitsiz değil. Bir de korkarak. Allah’tan korkacak. Allah’tan korkmadan olmaz.  




ALLAH’I ÖVÜNCE AKIL BERRAKLAŞIR, ÖBÜR TÜRLÜ İNSANIN BEYNİ UYUŞUR


Bak diyor ki; “Zekeriyya’da hani Rabbine çağrıda bulunmuştu. Rabbim beni yalnız başıma bırakma” Ona çözümü nasıl arıyor? Allah’la arıyor. Yalnız bak, “Yalnız başıma bırakma”, bu bir akıl alametidir. “Sen mirasçıların en hayırlısısın” övüyor Allah’ı da. Şimdi övünce Allah’ı, iltica edince akıl berraklaşır. Öbür türlü insanın beyni uyuşur. Anormal bir hale gelir. Allah övüldüğünde beynin üstündeki baskı kalkar. Allah’a dua edildiğinde insanın beynindeki baskı kalkar. Öbür türlü beyin kapanır. Beynin kapıları kapanır. Akıl gider. Divane olur insan. Hastalanır. Başını yeni bir hastalık getirecek belaya sokar. Gider onu oraya buraya anlatıp onun derdiyle kendini kahreder. Milleti üzmeye kalkar. Bambaşka bir belanın içine girer.

“Kaim Mehdi (as) zuhur ettiğinde kendilerini Mehdi (as)’ın takipçileri sananlar bundan dönecekler. Dinin dışında olanlar ise Mehdi (as)’a inanacaklar.”
Çok acayip. Yani bağnazlardan talebesi yok. Ateist gelip Mehdi (as) talebesi olacak. Hristiyan gelip Mehdi (as) talebesi olacak. Yahut dini bilmeyen bir insan gelip Mehdi (as) talebesi olacak. Çoğunlukla böyle olacak. Yani halkın içinden insanlar. Bağnazlardan, yahut hazır dindarlardan değil. Tabii dindarların içinde de gerçek dindarlar var, iyi dindarlar var. Onları tenzih ederiz.

HÜCRELER İMANLA MUTLU OLUYOR

Müslümanlara Allah'ın bir lütfu o, hayret edilecek bir şey; iman yüzde fizik değişikliğine sebep oluyor. Fizik değişmez çünkü. Bunda bir şey var, bir harikuladelik var. Alenen fark ediliyor. İman demek ki hücrelerce tanınıyor. Beden imanı tanıyor. Beden ve hücreler imanı seviyor. İmanla demek ki mutlu oluyor hücreler. O zaman hücre hakkıyla yaşamaya başlıyor, sağlıklı yaşıyor. Hasta olmuyor yani. Öbür türlü hasta oluyor. Onu hissettiriyor. Dışarıdan baktın mı anlaşılıyor, Allah'ın hikmeti.

 HADİS-İ ŞERİF:

HADİS-İ ŞERİF: “BU ÜMMETİN SONRADAN GELEN NESİLLERİ ÖNCEDEN GELİP-GEÇENLERE ÇEŞİTLİ İTHAMLAR VE BAHANELERLE HAKARET ETTİĞİ ZAMAN ARTIK, KIZIL RÜZGARLARI, YERE BATIŞI VEYA SURET DEĞİŞTİRMEYİ VEYA GÖKTEN TAŞ YAĞMASINI BEKLEYİN” DİYOR PEYGAMBERİMİZ (S.A.V).

ADNAN OKTAR: GÖKTEN TAŞ YAĞMASI DA OLDU, ÇÖKMELER DE OLDU, GÖKTEN ALAMETLER DE OLDU. AMA “İNSANLAR UMURSAMAYACAKLAR” DİYOR PEYGAMBERİMİZ (S.A.V) HZ. MEHDİ (A.S) DEVRİNDE. BU DA OLDU; BİR ÇOK İNSAN UMURSAMIYOR HAKİKATEN. AMA MEHDİYET BÜTÜN HIZIYLA, BÜTÜN CANDANLIĞIYLA DEVAM EDİYOR. İTTİHAD-I İSLAM’A KARŞI GELENLERE KARŞI DA “İSLAM BİRLİĞİ ALLAH’IN EMRİDİR” ŞEKLİNDE BİR ÜSLUP ÇOK DOYURUCU OLUR. 
 
Sebe', 9. Ayet: Onlar, önlerindeki ve arkalarındaki (kendilerini dört bir yandan kuşatan) göğe ve yere bakmadılar mı? Eğer dilersek onları yere geçirir veya gökten üzerlerine parçalar düşürürüz. Bunda, Rabbine yönelen her kul için bir ibret vardır.

Doğru yolu bulmanın sırları

Kimlerin doğru yola iletildikleri Allah'ın Kuran'da bildirdiği sırlardandır. İslam'da öngörülen güzel ahlaka uyanlar, Allah'ın doğru yoluna ileterek, cennetinde ağırladığı kullardır.

Yeryüzündeki hemen her insanın kendisine göre doğru ve yanlışları bulunur. Her birinin doğrularını tespit etmedeki kaynağı ise farklıdır. Kimi okuduğu bir kitabı, kimi çevresinde gördüğü bir insanı, kimi bir politikacıyı, kimi ise bir felsefeciyi kendisine rehber edinir. Oysa, Allah'ın insanlar için belirlediği en doğru ve insanı kurtuluşa kavuşturacak yegane yol İslam'ın getirdiği güzel ahlaktır.

Müminler Allah'ın hoşnutluğunu, rahmetini ve cennetini kazanmak için çabalarlar. Kuran'da bildirilen güzel ahlaka uygun bir yol benimsememek ise insanları dünyada ve ahirette sonsuza kadar devam edecek bir yıkıma, ümitsizliğe, mutsuzluğa ve acı bir azaba sürükler.

HİKMET GÖZÜYLE BAKMAK

Uzun bir tatilden döndünüz… Eviniz, çok düzenli ve mükemmel bir şekilde yeni eşyalarla döşenmiş… Elbette böyle bir durumda çok şaşırır ve etkilenirsiniz.
Size bu sürprizi hazırlayan kişinin kim olduğunu merak edersiniz. Böyle olağanüstü bir sürpriz karşısında kayıtsız kalamazsınız. Birinin, her şeyi düşünüp bilinçli olarak düzenlediğini anlarsınız. Bu örnekteki durum tüm evren, dünyamız ve canlı cansız tüm varlıklar için de geçerlidir. Evrende; insan vücudundan gökyüzüne, hayvanlardan denizlerin derinliklerine kadar her yerde, son derece kompleks sistemler ve sayısız hassas denge vardır. Düşünen ve aklını kullanabilen herkes, bu kompleks sistemleri ve hassas dengeleri, üstün bir güç ve akıl sahibi olan Allah'ın yarattığını görür.
Bu deliller üzerinde tefekkür eden ve hikmet gözüyle bakan her vicdanlı insan, Allah'ın varlığını ve büyüklüğünü açıkça görerek iman edecektir. İman edenler ise Allah'ı daha yakından tanıyacak, Rabbimiz'e duydukları iman, sevgi ve korku daha da artacaktır.

BELA, İNSANI SIK SIK KONTROL EDER. HER SEFERİNDE HAYIR PEŞİNDE OLDUĞUNU GÖRDÜKÇE BIRAKIR GİDER 

BELA GÖĞE ÇIKAR, İNSANIN ÜZERİNE GELECEKKEN BİR HAYIR, GÜZELLİK OLDUĞUNU GÖRDÜĞÜNDE ÜZERİNDEN ŞÖYLE GEÇER GİDER. TAM VURACAKKEN BİR HAYIR, BEREKET OLDUĞUNDA, ORADA BİR GÜZELLİK OLDUĞUNDA, İSLAM’A KURAN’A BİR HİZMET OLDUĞUNDA BELA GEÇER. BELA BİR DAHA YOKLAR, BİR DAHA GELİR, BAKIYOR Kİ YİNE KURAN’LA MEŞGUL, KİTAP’LA MEŞGUL, İSLAM’I ANLATIYOR, KURAN’I ANLATIYOR YİNE GEÇER. BELA SIK SIK KONTROL EDER İNSANI. HER SEFERİNDE HAYIR PEŞİNDE OLDUĞUNU GÖRDÜKÇE BIRAKIR GİDER.

DÜNYADA DİNİN ULAŞMADIĞI BİR İNSAN YOKTUR

MÜSLÜMAN KURAN’LA BİRLİKTE YARATILIR. MESELA MUSEVİYSE TEVRAT’LA BİRLİKTE YARATILIYOR. YANİ DİNİN YETİŞMEYECEĞİ, YETİŞMEDİĞİ BİR İNSAN DÜNYADA YOKTUR. MUTLAKA YETİŞİR. EĞER O KİŞİ LAYIKSA, AÇIK ŞUURU VARSA, RUH SAHİBİYSE, İMTİHAN EHLİYSE YANİ İMTİHAN EDİLMESİ GEREKEN BİR İNSANSA MUTLAKA KİTAP ONA ULAŞIR. Çünkü bakın, delilini şöyle vereyim. MÜSLÜMAN BURAYA ZATEN CENNETEN GELİYOR. CENNETTEN NASIL GELEBİLİR? KİTABA TABİ OLMUŞ Kİ, GELİYOR. BURADAN YİNE CENNETE GİDİYOR. Yani cennet ehlidir Müslümanlar. MESELA PEYGAMBERİMİZ (SAV) DAHA ÖNCEKİ HAYATINDA CENNETTEYDİ. ALLAH KATINDA CENNETTEYKEN PEYGAMBERLİK YAPTI O. KURAN’LA BİRLİKTE YARATILDI PEYGAMBERİMİZ (SAV). ÖYLE TESADÜFEN DİNİN ULAŞMASI DİYE BİR KONU YOKTUR. Kainatın tamamı metafiziktir.
(Adnan Oktar)

CENNETTEKİ TUTKU GÜCÜ

Saffat Suresi, 48. ayet

Ve yanlarında bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş iri gözlü kadınlar vardır.
“Gözlerini yalnızca eşlerine tevcih etmiş” ama tutkuyla diyor Allah ayette, tutkuyla. Ama o tutku nasıl bir tutku biliyor musun? DAĞI TAŞI YIKAR, O KADAR DERİN BİR TUTKU, HİÇ GÖRÜLMEMİŞ BİR TUTKU VAR CENNETTE, İNŞAALLAH. YANİ İNSANI ERİTİR, O KADAR MÜKEMMEL. (Adnan Oktar)

EN ÇOK SEVAP İMANINI ARTIRMAKTAN GELİR
 
En çok sevap imanını artırmaktan gelir. Yani eğer sen sevabının artmasını istiyorsan, samimiyetini artırırsın, çok fazla sevap alırsın, ucu bucağı yok bunun. SAMİMİYETE BAĞLI OLARAK İMANINI ÇOK ARTIRIRSAN, ONDAN ÇOK SEVAP ALIRSIN. En çok sevap buradadır. Yoksa Allah diyor; “Yapıp ettikleri boşa gitmiştir.” Adam çalışır çabalar ama imanı zayıftır, samimiyeti zayıftır, çok uğraşmıştır ama netice alamaz.