24 Kasım 2014 Pazartesi

ALLAH'IN SONSUZ BÜYÜKLÜĞÜNÜN VE KUDRETİNİN DELİLLERİ APAÇIKTIR



İnsanların birçoğu Allah'a inandıklarını söylerler. Ancak gerçekte Allah'ı gereği gibi tanıyıp takdir edemezler. Çünkü bunun için "akıl sahibi" olmak gerekir. 

Allah'ı gereği gibi tanımak ve takdir etmek için akıl gerekir derken burada kastedilen "zeka" değildir. Akıl ve zeka birbirinden tamamen farklı iki kavramdır. Zeka, bir insanın biyolojik olarak sahip olduğu zihinsel kapasitedir. Akıl ise sadece müminlere ait bir özelliktir. Allah'tan korkup sakınan takva sahibi müminlere Allah Katından büyük bir nimet olarak verilir. Akıl, Allah'ın samimi kullarına verdiği bir nur, bir anlayıştır. İnsanın takvası ölçüsünde bu anlayış, yani sahip olduğu akıl seviyesi de artar. 

Akıl sahibi insanın en belirgin özellikleri, Allah'tan korkup sakınması, daima vicdanına uyması, her olayı, gördüğü herşeyi Kuran'a göre değerlendirmesi ve Allah'ın rızasını aramasıdır.

Bir insan, dünyanın en zeki, en bilgili, en kültürlü insanı dahi olsa eğer bu özelliklere sahip değilse "akılsız" olacaktır ve birçok gerçeği göremeyecek, kavrama yeteneğinden yoksun kalacaktır.

Zeka ile akıl arasındaki farkı şöyle bir örnekle de belirginleştirebiliriz: Bir bilim adamı, örneğin vücudun sinir sistemi ile ilgili, yıllarca çok derin ve detaylı araştırmalar yapmış olabilir. İnsan bedeninde gerçekleşen olağanüstü sinir iletimleri konusunda dünyanın en bilgili kişisi de olabilir. Ancak eğer akıl sahibi değilse, bu kişi sadece sinir hücreleri arasındaki işlemler ile ilgili bilgileri taşıyan bir insan olmaktan öteye gidemeyecektir. Yani sahip olduğu bu bilgilerin ardındaki önemli gerçeği kavrayamayacaktır. Oysa akıl sahibi bir insan, sinir sistemindeki mucizevi özellikleri, bu sistemin detayındaki mükemmellikleri görerek, bu kadar kusursuz bir yapının ancak ve ancak bir Yaratan'ı, üstün akıl sahibi bir tasarlayıcısı olması gerektiğini anlar.

İnsanların bir kısmı Allah'ın varlığına inanmazlar, bir kısmı ise Allah'ın varlığına aklı ve vicdanı ile düşünerek değil, kendilerine öyle öğretildiği için inandıklarını söylerler. Ancak düşünmedikleri ve akıllarını kullanmadıkları için Allah'a kesin bir bilgiyle iman etmenin gereklerini yerine getirmezler. Oysa akıl sahibi müminler Allah'ın varlığının ve yaratışının delillerini akılları ile görür ve sonsuz kudret sahibi olan Allah'tan içleri titreyerek korku duyarlar.

Allah, Kuran'da yaratışının delillerini belirttikten sonra bunlarda ancak akıl sahibi olanlar için deliller olduğunu şöyle bildirmektedir:

“Size bir korku ve umut (unsuru) olarak şimşeği göstermesi ile gökten su indirmek suretiyle ölümünden sonra yeri onunla diriltmesi de, O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, aklını kullanabilecek bir kavim için gerçekten ayetler vardır.” (Rum Suresi, 24)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder