15 Mayıs 2015 Cuma

TEBLİĞ NASIL YAPILIR

 Hidayeti verecek olan Allah’tır



Tebliğ yapan mümin, karşısındakinin hidayete gelmesinin, iman etmesinin veya etmemesinin kendisinden kaynaklanmadığını ve bunun Allah'a ait olduğunu hiçbir zaman unutmamalıdır. Allah Peygamber Efendimiz (sav)'e de "Gerçek şu ki, sen, sevdiğini hidayete erdiremezsin, ancak Allah, dilediğini hidayete erdirir; O, hidayete erecek olanları daha iyi bilendir" (Kasas Suresi, 56) ayetiyle bunu hatırlatmıştır.

Tebliğ Yapan Müminin Sahip Olması Gereken Özellikler
Tebliğ yapan mümin ilk olarak bilmelidir ki karşısındaki kişiye imanı sevdirmek ve kalbine yerleştirmek sadece Allah’a aittir. Müslüman sebeplere sarılarak sabırla, samimi içten ve hikmetli bir anlatım tekniği kullanmalıdır. Aynı zamanda güçlü, asil ve tevazulu bir karaktere sahip olan müminin cana yakın tavırları din ahlakını tanıyacak kişiyi olumlu yönde etkileyecektir.
Tebliğde uzmanlaşmış müminler yetiştirmek
Tebliğ için yetişmiş, Kuran'ı iyi bilen, hitap gücü yüksek ve iyi yazı yazan uzmanlaşmış müminlerin olması, bu müminlerin ağırlıklı olarak tebliğ işini yürütmesi etkiyi arttırır.
Tebliğe hazırlık yapmak
Kuran'da "eğer (mücadeleye) çıkmak isteselerdi, herhalde ona bir hazırlık yaparlardı. Ancak Allah, (mücadeleye) gönderilmelerini çirkin gördü de ayaklarını doladı ve; 'siz de oturanlarla birlikte oturun' denildi" (Tevbe Suresi, 46) ayetiyle, Allah yolunda mücadele etmek isteyenlerin önceden bunun için hazırlık yapmaları gerektiğine işaret edilmektedir. Tebliğ için yapılacak hazırlığın iki yönü vardır. Birincisi, yazılı tebliği yerine getirmek üzere hazırlık yapılmasıdır. İkinci olarak müminin kendini eğitmesi; Allah'ın dinini anlatabilecek ehillikte olabilmek için manen ve bilgi yönünden kendini yetiştirmesidir.

İnsanın acizliğini anlatmak
Kendisinin; etten kemikten olduğunu, damarındaki ufak bir aksaklıkla ölebileceğini, vücudundaki hiçbir şeye en ufak etkisi olmadığını, ağzı kokan, gözü, kulağı, burnu pislenen, tuvalete gitmek zorunda olan aciz ve zayıf bir varlık olduğunu iyice tarif etmek gerekir. Ona rızık verenin, bütün güç ve kudret sahibinin Allah olduğunu, sahip olduğunu zannettiği şeyleri Allah'ın verdiğini ve sahibinin de Allah olduğunu, kısacası Allah'ın büyüklüğünü ve kendi acizliğini anlamasını sağlamak gerekir.
Ölümü hatırlatmak
Medeniyetlerin ve toplumların helakı kadar, hatta belki de daha çok düşündürücü ve "ayakları yere bastırıcı" bir konu varsa, o da insanın helakı, yani ölümdür. Bu nedenle, insanların çoğu, başkalarının ölümlerine şahit oldukları halde, kendilerinin de mutlaka bu sonla karşılaşacaklarını, öleceklerini düşünmezler.

Yıkıma uğrayan önceki toplumları anlatmak
İnsanı inkara sürükleyen faktörlerden biri, kendisine sonsuza dek yaşayacağı, hiç ölmeyeceği hissini veren garip bir aldanıştır. Gençler, hep genç kalacaklarını, ya da en azından çok uzun bir süre sonra yaşlanacaklarını sanırlar. Orta yaşlılar da daha hala çok uzun bir ömürleri olduğu avuntusu ile oyalanırlar. Etraflarındaki medeniyet de onların aldanışını artırır. Eskiden yaşamış ve Allah'ın helak ettiği Kuran’da bildirilen toplumların haberleri, tebliğ yapılan kişinin zihnine yerleşmiş olan bu aldanışın silinmesi için anlatılabilir.